Geçenlerde telefon çaldı. Baktım, oğlumun anası arıyor. Hükümdarımız. Haşmetlimiz. Ceketimin düğmesini ilikledim, hazır ola geçtim. Açtım telefonu. “Buyurun sultanım, 12 burcun en değerlisi, kainatın efendisi, adaletin keskin kılıcı, magmanın öfkesi, okyanusların derinliği, yedi katın her katı, güneşim gezegenim. Ne emredersiniz?” derken, bir duydum, arayan oğlum.
Oğlum…
Beni aradı.
Beni.
Telefonla.
O an heyecandan kulakla telefonumun teması kısa bir süreliğine kayboldu. Kulak mı düştü, telefon mu bilmiyorum ama ne yapacağımı bilemediğimi biliyorum.
BEN- A alo? Alo Sarp? Alo?
SARP- Baba?
BEN- Sarp? Oğlum?
(Sessizlik)
SARP- Baba?
BEN- Efendim oğlumm? Babasının pokişkosuu, söyle minişko hıh?
SARP- Baba ben bugün, şey, Baba?
BEN- Buradayım oğlum dinliyorum
SARP- Hıh, baba ben bugün şey, tam yüz bin saat futbol çalıştım ve iki bin gol attım baba.
BEN- Ooo bayağı çalışmışsın cordi, nerede çalışt…
SARP- Bay bay
(Telefonkapan).
Hani pis, şekerli içeceklerin reklamlarında oluyor ya, milli takım maçının son dakikasında galibiyet golünü getirebilecek atağı birbirine sarılarak “kıraathanede” seyreden FB-GS taraftarları. Kulak-telefon birbirlerine öyle sarılmışlar, telefon kulağımdan gitmedi. Ama pozisyon gol de olmadı zaten, top tam kaleye giderken üstten dışarı çıktı.
Peki bu heyecan niye?
Normalde ben eşimle telefonda konuşuyorsam, sık sık oğlumu sorarım. Bazen telefona isterim hatta. Ama gelmez. Mazereti vardır çünkü.
Çizgi film hipnotiziyordur.
Akıllı telefonda oyunla aklını yitiriyordur.
Legoluyordur.
Mutfakta yemekçilik aşeriyordur. Elleri ıslaktır.
Adamı telefona alıp babasıyla konuşturamıyoruz.
Nadiren de olsa geldiğinde ise -yukarıdakinden daha kısa olmasın- şöyle uzun diyaloglar geçiyor aramızda:
BABA- Saaarp? (Müzikal bir tınıda okuyunuz. Şunun gibi “SaaAaarP?” Ortadaki ‘A’da yükselmeniz lazım)
(Sessizlik)
BABA- Sarp?
SARP- Baba?
BABA- Bana bak sana ne dicem,
(Sessizlik)
BABA- Sarp?
SARP- Baba?
BABA- Bak şimdi, akşam kimin maçı var biliyor musun?
SARP- Baba ben legodan uzay uçağı yaptım, ve çok hızlı!
BABA- Vaay, ne kadar hızlı mesela?
(Sessizlik)
BABA- Alo?
SARP- Annemi veriyorum bay bay.
BABA- Alo? Aloo?
ANNE- Alo?
BABA- E Sarp’la konuşuyorduk, ne oldu şimdi anlamadım.
ANNE- Oyun oynuyor çocuk.
BABA- Bana ne? Burada da eşşşek anırmıyor herhalde, babası arıyor.
ANNE- Ay ne alaka, çocuk bu. Akşam kaç gibi gelirsin?
BABA- Gelmicem.
ANNE- Niyeymiş o?
BABA- İstenmediğim yerde durmam. Anneme gidiyorum bay bay!
Diyebilirsiniz ki, e be kardeşim, bazı çocuklar telefonda uzun konuşmuyorlar. Ya anneannesi, babaannesi, kuzeni ile nasıl konuştuğunu da görüyoruz afedersiniz. Yemezler. Ayrıca ben babayım. Kendi duygusal ihtiyaçlarımı gidermek amacıyla oğlumdan bencilce yararlanma yolunda oluşan beklentilerimin karşılanmasını istemek en yüce hakkım. İtirazınız olabilir. Reddedildi.
İşte bu yüzden, sırf bu yüzden (Destina), oğlumun özgür iradesiyle beni aramasına bu kadar heyecanlandım. Telefona kırk dereden gelen adamdan telefon gelmişti. Tabii ki yine hüsran. Zili çalıp kaçtı kaba şey.
Halbuki benim hayalim şöyle bir diyalog:
BABA- Alo?
SARP- Babacıııım!
BABA- Sarp? Oğlumm n’aber?
SARP- İyilik babacım, sesini özledim de, bir arayayım dedim.
BABA- İyi etmişsin oğlum. N’apıyorsun?
SARP- Lego oynuyorum, şimdi de ödev yapıcam, bi de tabii ki seni özlüyorum babacım.
BABA- Oooy kıyamam ben sana, ben de seni çok özledim porçinko. Anan olacak kadın ne yapıyor?
SARP- Emir verip duruyor.
BABA- Komuton Logar modunda mı yine?
SARP- Hı hı. Baba ne zaman gelirsin eve? Seninle maç yapalım gelince.
BABA- 7 gibi evde olurum markonyan, gelince yemeği yiyip 21’lik bir maç yaparız.
SARP- Ama bu sefer ben yenicem seni.
BABA- Heh heh heh, bakarız bakarız, zor o biraz keh keh.
SARP- Seni çok seviyorum baba!
BANA- Ben de seni çok seviyorum oğlummm!
SARP- Tamam o zaman, hadi kapatalım.
BABA- Tamam oğlum.
(Sessizlik)
BABA- Alo?
SARP- Alo baba?
BABA- E kapasana oğlum?
SARP- Sen kapa baba, ben kapayamam.
BABA- Yaa ihihihi. Ya olmaz yaa, sen kapaa hihihi
SARP- Hayır sen kapaa
…
Çok şey mi istiyorum?
Bu parça sizin için:
“Telefonun başında çaresiz bekliyorum…”
Yine kaleminize sağlık.Sevgiler saygılar😀😀😀
😂🙏🏻
O hayal ettiğiniz konuşma daha çok şöyle olacak:
Oliş: Babacım merhaba
Babiş: Oooo hangi dağda kurt öldü de çağrımıza geri döndün acaba köftehor. Telefonu biz aldık hattı biz ödüyoruz ama beyimize bi tek biz ulaşamıyoruz
Arkadan anne sesi ay aradığına pişman ettin çoocuu
Oliş: Ya haklısın da valla dersler çok sıkı bu sene devamlı kütüphanede kalın kitap okuyoruz vakit kalmıyor
Bi de param bitti o yüzden şeyedemedim
Tıssss
😂😂 çok daha gerçekçi bu versiyon
Ben yeni takip ediyorum sizi duygusalım bir adıma kadar çok da duygusuzdu babasızlıktan ben böyle konuşma hiç yapmadım ama oğlumla ki ben bir anneyim şöyle konuşmalar oluyor annecim beni seviyormusun (3buçuk yaşında) çok seviyorum ya sen bende büyük seviyorum annecim kafasını gösterir burada ne var beyin var peki nedir böyle yumuşak bir şey ama çok işe yarar kafa tasın saklıyor zarar gelmesin dışarıdan diye kafanı çarparken yada kafanı kaşırken peki ne yapıyor çalışıyor sen öğrendikçe depoluyor yüzmek resim çizmek kitap okumak saygı sevgi herşey hımmm iyi bir şey evet annecim peki babamı özlüyor mu evet sen düşündükçe babayı evet babası Almanyada iş için Dedim ki bu dünya da anne olucam bir gün bir gün ben konuşucam yapamadıklarımı anne olarak yapıcam İşte böyle bir şey demek ki Sevgi duymak aşk yaşamak anne ile çocuğun baba ile oğlun gönül aşkı umarım hep karşılığını buluruz 🙏 ya karşılıksız olanlar bir yerde kopanlar ona da çarem var iç hayallerimizi iç sevgimizi içten sevişlerini kaybediyorlar belkide istiyorlar