TAVANDAKİ FİL

img_8454
.
Son günlerde sosyal medyada tavandan asılı kocaman bir fille çektirilmiş resimler gezinmekte. Bu resimlerdeki fil Mecidiyeköy-Pilevneli Galeri’sindeki modern sanat sergisinde. Pilevneli’ye gitmeyen bi biz kalmıştık diye bir gidelim de tavandan asılı fille geleneksel fotoğrafımızı çektirelim, kültür kültür aydınlanalım, çocuk da kedi araba gökdelen dışında bir şey görsün dedik… Takdir edersiniz ki olay modern sanat. Her eserin başında durup, oğluma “İyi bak, ne görüyorsun, sence sanatçı ne anlatmış” diye sordum. Her defasında “Hiç bir şey” cevabını alınca -ben de anlamadığım için- doğaçlama yapmaya çalıştım, “Bu büst insanlığın gıda krizindeki kaotik ve distrüktif yalnızlığına bir bam teli tasviri imgeliyor” …
.
“Bak mesela burada ne görüyorsun oğlum?”
-Beton duvar
“Başka?”
-Çiçek
“Aynen. Peki ikisine birden bakınca ne anlatıyor sana?
-Beton duvarla çiçek?
“Oğlum doğaya çektiğimiz beton setinden inadına fışkıran yaşam filan??”
-I ıh.
 .
Bu arada yanlış anlama olmasın, ben bir dirhem anladıysam sanat olayım. Çocuğu getirmişken “Bu ne be zzhühüyheheh bunu neye yapmış bo sanatçı ooylee zhuhaha” gibi bir rol model olmaktansa, tüm kozlarımı aslında anlamışım gibiye yatırmak daha mantıklı geldi. Semptonik kentsel morfozun temasını transforme eden bu resimde iki boyutlu çapraz tümgelimiyle örselenmiş bir kreasyon ezgisi pilevnelenmiş. Broşürdeki açıklamalardan kopya çekeyim dedim, o da olmadı. Kendin anlamadığın bir şeyi çocuğa anlatmak çok zormuş. Bence salladığımı anladı ama anlamamış gibi yapıyor, üzülmeyeyim diye. Yajıııık kıyamaj babaşınaaa…
 .
Bazen bir şeyin önüne geliyoruz. 20 kişi pür dikkat, nefeslerini tutmuş o şeye bakıyorlar. Herhalde bizim de bakmamız gerekiyor diye, arkalarında durup taklit ediyorum. 15 saniye sonra beynin ilk başladığı yerde olduğunu farkedince devam ediyorum. Bir ara parlak metalden yapılmış geometrik heykellere geldim. İnsanın seyretmeye doyamadığı güzellikte berrak ve akışkan yapıtlar. Her yüzey ayna gibi parlak ve farklı açılarla sizin farklı hallerinizi gösteriyor (bakınız yine zorluyorum). Bir tanesine dalmışken, yanımda bir kadın dineldi ve o güzel yüzeyde makyajını tazelemeye başladı. Sanat sanat için mi, halk için mi sorusuyla uzaklaştım oradan…
.
Sonra, baktım Sarp bir kadına bakıyor. “Baba bu ne peki?” diye sordu. Önce anlamadım. “Oğlum bu sanat eseri değil, kadın arkadaşına fotoğraf çektiriyor, poz verdiği için öyle duruyor” derken, dank etti, kadın uzun süre aynı pozun farklı versiyonlarını verirken 5-10 saniye donuk duruyordu (bir kaş daha yukarıda, hafif tebessüm, sanki kahkaha ama tam değil, şapkalı-şapkasız, biraz hoyrat bir dudak büküş, baş sol yana hafif devrik, broşürü okurken, bir ayak havada, durgun ve düşünceli). Çocuk içeride gördüğü heykellerden zannetti kadını doğal olarak. O an farkettim ki, gelenlerin yarısı galeriyi ve sergiyi görmek için gelmiş, kalan yarısı galeri ve sergide fotoğraflarını çektirmek için. Atmosfer pozdan geçilmiyordu. Ben de inadına o poz verenlerin kamerayla aralarından geçmeye çalıştım kalan sürede. Gıcıklık da protest bir sanat türüdür yeri geldiğinde. Sosyal medya narsisizmine karşı tepkisel anarşizm.
.
E tabi, ebeveyn olarak intikal edince ortama, algıda başka ebeveynleri de seçiyor insan. Çocuğunu modern sanat galerisine getirmiş -ben dahil- ebeveynlerin yüzlerindeki “görev” gururu görülesiydi. “Bak yavrum seni galeriye getirdim. İşte san’at! İleride çok ünlü bir sanatçı olursan, röportajlarda ‘Annemle babam beni çok küçük yaşlarda sanat sergilerine götürürlerdi, her şey orada başladı sanırım’ demeyi unutma”.
.
“Abi siz n’aptınız hafta sonu?”
-Ya biz çocukla Pilevneli’deki galeriye gittik. Çocuk modern sanatı çok seviyor da ehehe.
“Hadi yaa, anladı mı bi şey peki?
-Valla uzun uzun baktı, hatta birinde biz bişey anlamadık, döndü ne dedi biliyor musun, inanamadık zekasına, …
.
Her neyse… Gittin de ne öğrendin peki Serkan, derseniz, “Ben modern sanattan anlıyorum” duruşu ile “Bu ney lan?” duruşu arasındaki farkı anladım. Bazı insanların yüzünde “Vaay seni zeki sanatçı seniii, heheheee, senin ne demeye çalıştığını çok iyi anlıyorum, çünkü ben de çok zekiyim, o yüzden başkaları anlamasa da ben anlıyorum” kompozisyonlu bakış vardı. Bu bakışı nanaydan yapanlarla gerçekten anlayanları tabii ki ayırt edemedim ama anlamadığı belli olmasın diye yapan yoksa kafamı kırarım. En azından buna inanarak kendimi daha iyi hissediyorum. O bakışı detaylı anlatmaktansa bir örneğini sizin için burada sergiliyorum:
.
screen shot 2019-01-28 at 16.07.39
.
Bu da “Bu ney lan?” bakışı. Ben aslında daha çok bu ruh halindeydim. Denemek ve başaramamak, hiç denememekten yeğdir:
.
screen shot 2019-01-28 at 16.08.35
.
Bu arada kısmi şaka bir yana, mutlaka gidin, görmeye değer çok şey var, derdim ama sergi bitti ehehe. Bana ne be, gitseydiniz.

TAVANDAKİ FİL’ için 5 yanıt

  1. Eşim sanatçı, sanat müzelerine onunla gitmek bir kahır. Bir tablonun önünde 2 saniye durur, geçer, en ince ayrıntısına kadar anlatabilir sorarsan. Hele modern sanat, benim için bir kabus oldu. Ben sadece “hö?” bakışı değil, bir yandan da “anlamam için bi 10-15 saniye bakabilseydim bari” derken, o koşar adım diğer odaya girmiş bile.. Durumum çok zor. Kızını da kendine benzetti yıllar içinde, ikisi tartışa tartışa hızla geziyorlar “baba kadının arka omzundan sarkan pelerindeki mavi renk eskiden çok zor bulunduğu için o kadar az kullanılmış değil mi o tabloda?” diyor biri, “evet yavrum, ortaçağda…” diye devam ederek öbür odaya geçiyor öteki.. Arakada ben de elimde portmantoya para vermemek için yığılı ceketler, hangi kadın, ne tablo, mavi nerde diye araya araya… Yok ya, artık çocukla ve kocayla sanatevi gezisi mi yok kalsın.. Giderim efendi efendi dakikalarca aynı tabloya bakar, sanat sanat için midir, toplum için midir diye düşünür evime dönerim ya.. Bırak Allasen.

  2. Merhaba,

    Bizler, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde görevli akademisyenler olarak “Türkiye’de Çevrimiçi Ortamda Aile Temelli Bir Cinsiyet Rolü Olarak Babalık: Babalık Temasına Sahip Internet Günlüklerinin (Blogların) Analizi” başlıklı projemizle TÜBİTAK desteği için başvuru yapmış bulunmaktayız.

    Söz konusu proje, erkeğin aile temelli cinsiyet rollerinden biri olan babalığı, bu rolün günümüzdeki önemli performans alanlarından biri olan çevrimiçi ortam üzerinden ele alarak, Türkiye’de çevrimiçi ortamda aktüel babalık algısını analiz etmeyi amaçlamaktadır.

    Yöneticisi olduğunuz blog nedeniyle sizinle proje kapsamında bir görüşme yapmayı istemekteyiz. Görüşmenin içeriği hakkında bilgi sahibi olmak isterseniz, ekte görüşme sorularımızı bulabilirsiniz. Projenin öngörülen başlangıç tarihi Eylül 2019’dur. Ancak öncesinde TÜBİTAK görüşme yapacağımız kişilerden birer destek mektubu sağlamamızı talep etmektedir.

    Bu doğrultuda, görüşmeyi kabul etmeniz halinde, sizden ekte gönderdiğimiz destek mektubunu imzalayarak bize ulaştırmanızı rica ederiz. (Aslında yorum hanesinde ek gönderemediğimiz için sizden bir mail adresi rica etmekteyiz)

    p.s.: Eğer daha kolay olacağını düşünürseniz, bizler gelerek belgeyi elden de teslim alabiliriz.

    Desteğiniz için şimdiden çok teşekkür ederiz.

    Doç. Dr. Oya Morva
    İstanbul Üniversitesi
    İletişim Fakültesi
    İletişim Sosyolojisi ABD
    oyamorva@hotmail.com
    oyamorva@istanbul.edu.tr

    Dr. Derya Gül Ünlü
    İstanbul Üniversitesi
    İletişim Fakültesi
    Araştırma Yöntemleri ABD
    derya.gul@istanbul.edu.tr

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s