Öğretmenler günü geleyo. Benim çocukluğumda şiirler şarkılar söyleyerek, öğretmeni birlikte seyrederek geçerdi 24 Kasım. En Despacito olan şarkı hangisiydi?
“Öğretmenim canım benim canım benim, seni ben pek çok pek çok severim.”
Kim söylerdi? Öğrenci.
Kime söylerdi? Öğretmenine.
Bugün kim söylüyor bu şarkıyı öğretmene?
Veli.
“Seni ben pek çok pek çok severim.”
Öyle bir severim ki, diğer veliler oha falan olurlar. Sevgimle döverim.
Sevgiyle dövmekten kastettiğim şey, aslında bir çiçek, iki şiir, öpülen bir el eşliğinde iki kelam sevgi sözcüğü ile masumca kutlanan bir günün nasıl bir şova dönüşebildiği. Yaratıcı egoların şaha kalktığı bir seçenek şelalesinin durdurulamaz gücü. Ahey ahey. Ben de fırsat bu fırsat, bu akımda yer almak isteyen veliler için bu yazıda olası yaratıcı Öğretmenler Günü “hediyeleri” için fikirler sundum.
1) Türk Yıldızları veya benzeri hava akrobasisinde uzmanlaşmış bir aktorim organize edebilirsiniz. İlgili jetler havada bıraktıkları su buharı izi ile “Büşra öğretmen, sizi çok seviyoruz – Bilmem Ne Okulu 2A Öğrencileri” yazarlar. Bunu takiben, yazının içinden geçen başka bir uçaktan paraşütle atlayan öğrenciler ciyak ciyak şiirler okuyarak okul bahçesine inerler ve inmeden hemen önce “Öğretmenler gününüz kutlu olsun” yazan bir bayrak açarlar.
Risk: Rüzgarı iyi ayarlayamayan öğrenciler yakınlardaki binaların damlarına veya varsa komşu okullardan birinin bahçesine sürüklenebilirler. Komşu okulda farkedilmez ise, o dönemi o okulda tamamlamak zorunda kalabilir.
Çözüm: Öğrencilere araç takip kiti takılabilir.
2) Belçika çikolatasından 7 katlı bir pasta yaptırılabilir. Öğrenciler Truva atı misali pastanın içine saklanırlar; öğretmen sınıfa girince mutlu çığlıklar eşliğinde pastadan fırlarlar; saklandıkları dolaptan çıkan profesyonel müzisyenler eşliğinde daha önce bestelenmiş olan bir şarkıyı icra edebilirler. Buna tavandan patlamak üzere ayarlanmış konfeti bombaları da eklenebilir.
Risk: Çocuklar dayanamayıp pastayı içerden yemeye başlayabilir ve şeker komasına girip pasta içinde uyuyakalabilirler.
Çözüm: Çocuklar pastaya girdikten sonra, pastanın içine, çok oyun yüklenmiş akıllı telefon veya tabletler konulabilir. Yalnız cihazların şarjlarını öğretmen gelmeden hemen önce bitecek şekilde ayarlamanız önemli.
3) Öğrenciler öğretmenin portresi, ismi ve 24 Kasım 2017 tarihinden (Romen rakamları ile) oluşan bir dövme yaptırabilirler kollarına.
Risk: Öğretmen değişince yinelemek gerekebilir. Yeni öğretmene ayıp olur yoksa.
Çözüm: Geçici dövme düşünülebilir.
4) Ama yukarıdaki fikirlerde hep çocuklar puan kazanıyor, veliler de puan, ilgi, sevgi kazansın derseniz, veliler bir günü eşit aralıklara bölüp, gün boyunca sırayla öğretmeni omuzlarında taşıyabilirler.
Risk: Bel veya boyun fıtığı.
Çözüm: Korse veya boyunluk.
Hatta başka bir risk, teneffüs işareti gelince velinin heyecanlanıp eğilmeyi unutarak kapıdan koşarak çıkması olabilir. Öğretmen kask taksa?
5) Bu kadar organizasyon için zaman kalmadı. Bunları madem biliyordun daha erken yazsaydın, biz de yapardık, şimdi yazmanın hiçbir anlamı yok, filan derseniz. Öncelikle sizi öğretmenime şikayet ederim. Ama çözüm odaklı bir insan olduğum için, daha kısa zamanda halledebileceğinizi düşündüğüm başka bir fikri de paylaşırım. Mesela veliler arasında “Öğretmene ne hediye alalım?” konulu bir beyin fırtınası yapılabilir. Buradan çıkan sonuçlardan en pahalı olanı seçilebilir (Misal: Kaşıkçı elması, BMW 7.50, öğrenci sayısı kadar Beşi Bir Yerde, özel jet uçak, her öğrenciyi temsilen birer tek taşla süslenmiş bir kolye, Rolex saat, vs.)
Risk: Diğer sınıflardaki veliler sizden de daha pahalı bir hediye almış olabilirler kendi öğretmenlerine. Altta kalıp rezil olmak var. İyi araştırmak lazım.
Çözüm: İyi araştırın dedik ya.
6) Çocuklar birer minik çiçek veya yaptıkları bir resmi verirler öğretmenlerine. Verirken, öğretmenin tercihine göre, el veya yanak öperler, “Öğretmenim, Öğretmenler Gününüz kutlu olsun” derler.
Risk: Veliler egolarını tatmin edemezler.
Çözüm: Ego tatmini için başka bir mecra bulsunlar.
7) Çocuğunuza ne yapmak istediğini sorun. O söylesin. Makul ise kendi yapsın, ihtiyacı var ise, destek olun. Çok sevdiği bir oyuncağını vermek isteyebilir, resim yapmak isteyebilir, şiir, mektup filan yazmak isteyebilir. Çocuk aklı bu, bizimki ermez (!).
Risk: Veli süreçte yer almaz ve diğer çocuklardan biri daha çılgın bir projeyle öne geçebilir.
Çözüm: Sizin öğrenciliğiniz bitti. Öğrenci olan çocuğunuz. Öğretmen ise onun öğretmeni. Çok niyetliyseniz, kendi öğretmenlerinizden hayatta olanlara ulaşın. Vefa gösterin.
Son iki seçenek tabii ki şaka. Öyle saçmalık mı olurmuş. Bu derece alçakgönüllü şartlarda, gönülden bir iş yapan ve topluma bu kadar büyük faydası olan insanlara kendileri gibi mütevazi bir kutlama yakışır mıymış hiç?
NOT: Bu yazıdaki fikirler anonimdir. Meclisten dışarıdır. Öğretmenlik zor meslektir ve mesleği her icra eden kayıtsız şartsız “öğretmen” olmaz. Öğretmen de insandır, hatasız kul olmaz. Bununlar beraber her öğretmen vefayı haketmez. Hakedenin ise hakkı kutsaldır. Unutulmaz.
Madde-7 yi hayata geçireceğiz. Çünkü öğretmen benim öğretmenim dedi konuyu kapattı öğrenci kişisi
Hahaaa 👍🏻👍🏻👍🏻😁
2de kahkaha attım, son maddelere bayıldım ama madde 5 sınıf gerçeği…
Bir ayda iki ponçik hikaye. Özletmiştiniz kendinizi efenim. Bir çocuğun büyüme hikayesine tanık olmak anca bu kadar karnımı ağrıtabilirdi. Tabi ki gülmekten! 🙂
🙏🏻 hafiften bi geri dönüşe kasiyorum hakkaten, begenmenize cok sevindim:)