Çocuğunuz büyüdüğünde veya büyürken onun için nasıl hayalleriniz var? Ne olmasını, neler yapmasını isterdiniz mesela?
CEVAP:
Valla nerden başlasam bilemedim. Bi kere 4 yaşında yapabileceği sporlar var, onları yapsın. Nedir onlar? Jimnastik ve yüzme. Jimnastiği çok yapmasın, yeterince esnesin, o kadar. Sonra romen omuz/bel orantısı ve kanatları olsun istemem. Yüzmeye daha çok yüklensin. Ama manyağı olmasın onda da bi kanat sorunu var. Sonraaa, kesinlikle piyano ile başlamalı müziğe ama orada esneklik olmayabilir diye ben bir de keman çalmayı öğrensin derim. Sonra lisede gitar ve davul gibi daha kuul enstrümanlara yönelebilir bence. Piyanoyu taşıyamaz, kemanda biraz çingen kalıyor. Gitar kesin, bi de fikrimi değiştirdim, davul yerine DJ’lik öğrensin. O da çok karizma bişey. Liseyi bitirdiğinde en az 4 yabancı dil bilmesi şart tabi. İngilizce, Almanca, Fransızca, İspanyolca mesela. Aslında Çince de çok önemli ama belki Almanca yerine acaba onu mu öğrense? Hmmm, bilemedim. Rusça bi de. Bu arada yüzmeyi bırakıp basketbol ve futbola başlayabilir. Basketbol boy için, ama futbol daha karizma gibi sanki. Forvet olsun mutlaka, kaleci hep hor görülür. Hep müzik, spor olmaz tabi, kesinlikle satranç oynamalı. Hatta okul takımında filan olabilmeli. Snovbort gibi artistik konularla da ilgili olsun… Malum şimdi zamanlar kötü, o da kötünü kollayabilmeli. Aikido olmazsa olmaz, ama ilgi duyarsa Kung-fu veya Kick-box da olabilir. Bir savunma sanatı öğrensin, bir tane de saldırı. Hani olur da okulda bulaşan filan olursa diye. Bi de herkes söylüyor uzak doğu sporları özgüveni artırıyor diye. Ondan sonraaa, aslında okulla beraber paralel olarak konservatuvara gidip müzik olayını orada halletse nefis olur. Matematik ve fizik on numara olmalı, özellikle matematik. Türkçe konusunda okuldan bağımsız derecede yetili olması için çok okumalı. Nedir yaaniii, mesela ortaokulda tüm Rus klasiklerini yalamış yutmuş olsa ne güzel olur. Haa ay nasıl unuttum, resim konusunda konuşmadııım. Kesinlikle ama kesinlikle ilkokuldan itibaren düzenli olarak resim derslerine gitmeli. Okulun dışında dersleri kastediyorum. Yaratıcılık açısından çok önemli bence. Şimdi bunu söyleyince farkettim, bir de dijital teknoloji olayı var. Ortaokulda program yazabilecek kadar veya dizayn yapacak kadar softveyr bilgisi olmalı bence, bu çok önemli. Bigün gelip ‘Bakın kendi robotumu yaptım, adı Çomar’ diyebilmeli. Çomar demişken, at binme kısmını atladım. Kendi atı olmasa bile ata binmeyi öğrenmeli, çok asil bir spor, acaip tarz görünüyor. Hayvanlarla çok iyi anlaşmalı tabi, hayvan sevgisi önemli. Yazarlık kısmını söylemiş miydim?
SORU:
Hayır ama sanırsam yeterince bilgi verdiniz. Peki, çocuğunuz yetişkin olduğunda nasıl bir birey olduğunu hayal ediyorsunuz?
CEVAP:
Hmmm…nasıl bir bireeey? Aslında çok bir beklentim yok, mutlu ve sağlıklı olması yeter benim için. Yaani… Bi kere çok iyi okullardan dereceyle mezun olmuş olması lazım, hatta o okullarda öğrenci birliği başkanlığı filan da yapmış olmalı. Rektörle enseye tokat, kulağına parmak samimiyeti olsun. Yaptığı iş parası çok, zamanı esnek, bağımsız bir şey olsa güzel olur. Mesela iş arasında iki hafta Zambroçya’ya gidip kutup foklarının yavrulama dönemiyle ilgili bağımsız bir belgesel çeksin sonra geri gelsin. ‘Yavrum nerelerdesin?’ diye sorunca, ‘Annecim/Babacım Honk-Kong’ta bir proje görüşmesindeyim, burada çok potansiyel var, benimle çalışmak istiyor bir kaç büyük firma, onlarla görüşüyoruz, bu arada dün bir Panda ile uyudum… Hı hı panda dedim, yanlış duymadın… Hahahah ay ilahi anne/baba yaaa, gelin olarak ayı getirmiyorum size, bu pandaların soylarının tükenmesine dikkat çekmek için yaptığımız bir şey…’ diyebilsin telefonda. Sonraa, çok güzel bir evlilik yapsın, iki çocuk, bir erkek bir kız. Bir de köpekleri olsun. Biz aldırmıyoruz ama onlar farklı. Böyle müstakil iki-üç katlı kocaman bahçeli bir evde otursun. Güzel bir muhitte tabi. Aile arabası çok kaliteli ve lüks olabilir ama kendi arabası elden düşme basit, klasik bir araba olsun. Vos-vos gibi mesela. Hani maddi durumu maaşallah iyi ama dünyevi lükslerden uzak kalmayı bilecek kadar dengeli… Başkaaa…
SORU:
Yeter!
CEVAP:
Efenim?
SORU:
Yeter, ne olursun sus artık, yalvarırım sus, car car car deminden beri anlatıyorsun, bu neyin kafası ya????
…
Soru-Cevabı burada keselim. Siz anladınız muhabbeti.
İlk başlarda teorim şuydu: Bir çok ebeveyn, çocuğunun, hayatta kendi yapamadıklarını yapabilmesini istediği için bu kadar yükleniyor çocuğa bazen. Kendi gediklerini (sanal gediklerden bahsediyorum) kapamanın bir yolu olarak mı görüyoruz, bilmiyorum. Ben okuyamadım sen oku. Ben gezemedim, sen gez. Ben 5 dil konuşup, 6 sporda uzmanlaşıp, 4 çalgı çalamadım, sen çal. Ben uzaya çıkamadım sen çık, atomu bölemedim sen böl…
Şimdilerde şunu da soruyorum kendime. Acaba aslında olay gedik doldurmaktan daha da mı büyük bir boyutta? Mükemmel insanı yaratmaya çalışmaktan bahsediyorum. Altlarda yatan sinsi bir mükemmeliyetçilik mi var? Yani olay bizim kendi yapamadıklarımızı yaptırmaya çalışmanın çok daha üstünde bir yerde mi?
Yoksa, günümüz dünyasında on milyon yüz bin katrilyon otuz on beş kırk milyon bin seçim arasında ezilmeye mi başladık sadece? Neyi yapıyorsa, biz neyi ‘yapamadığını’ mı kovalıyoruz aç bir şekilde?
Kaçan bir şeyler olduğundan emin değilken, neyi kovalıyoruz?
Kuyruğumuzu?
mimesises@gmail.com
Biz de aynı yaşlarda aynı psikoza bulaştık. Olayın çözümü şu: yanında kullanma klavuzuyla gelmediklerinden bu küçük kapalı kutulara büyüdüklerinde en mutlu en verimli olacakları konuya en baştan odaklamayı istiyoruz. Deneme yanılmayla piyanodan patene, yelkenden menara, goya, sudokuya gezim gezim gezdirme merakı bundan proje annelerin.
Çocuk birinde cuk oturup “hah ahanda bu!” diyene kadar her gediğe (bul-tak kova gediklerini hayal edin. çeşitli formlarda delikler ve cisimler vardır, zeka düzeyine göre cismi ilgili delikten itelemek gerekmektedir) iteliyoruz..
Bıkkın ve yorgun cocuklar var elimizde genelde.
Haline koyvermek de olmuyor; yarın bi gün “vaktiyle anamgil babamgil üzerime düşmemiş ki bendeki bu xilafon çalarak aynı esnada kapı menteşesi monte etme yeteneği körelmiş. sonra kendi çabamla doktorasını yaptım” demesin diye.
“hayaller hawaii; hayatlar sanayi” dedikleri gibi… Tahtini yapıyoruz bahtını yapamıyoruz. Berberliği birincilerin başında bellediğimizden ikinciler rahat ediyor.
Bu yorum yazıdan güzel olmuş, bir kaç kere okudum 🙂 hayaller hawaii, hayatlar sanayi, muhtesem!
bir çok çocuğun yaşadığı dramı mükemmel özetlemişsiniz .. ben yapamadım çocuğum yapsın , imkanı varken yapsın , falancanın çocuğu şunu yapıyormuş bizimki de onu yapsın … geçmişimizle , çocuğumuzun geleceğiyle veya bir arkadaşıyla yarış içinde birçoğu maalesef.