Şimdiye kadar hiç yazmadığım bir konu olduğunu farkettim ve dehşete düştüm: Çocuk Doktoru. Gerçi aralarda ufaktan dokunduğumu hatırlıyorum ama böyle önemli bir başlığı nasıl atladım bilmiyorum. Tamamen eşimin ve oğlumun suçu. Onlar yüzünden unutmuşumdur. Ben hep masumum.
Çocuğun doktoru ebeveynler için bu evrendeki en önemli kişilerden biridir. Samanyolu mu sizin doktor mu diye sorsalar, cevabı şak diye yapıştırırım: Doktor civanım. Samanyolu ne be?? Lanet virüsler ve hain bakteriler bebelerimizin masum bedenlerinde pis emellerini gerçekleştirdiklerinde yana yakıla sarılırız telefona, dayanırız kapılarına. Ben ebeveyncilik serüvenimi kapsayan 4 yıl içinde şunları gözlemledim:
Doktor Nasıl Seçilir?
Tavsiye üzerine. Daha önceden doğum yapmış akraba, arkadaşlardan istihbarat alınır. Gerekli ön araştırma ve referanslara bakılır. Kriterlere uygunluğu test edilir -ki o kriterleri de paylaşacağım. Referansları iyiyse o doktora gidilir. Şöööyle bir alıcı gözüyle bakılır. İlgiliyse devam edilir.
DOKTOR SEÇİM KRİTERLERİ
1) ANTİBİYOTİK
Bu kritere göre doktorlar üçe ayrılır.
a)Antibiyotik vermemek için her yolu deneyen doktorlar. Bunlar en çok tercih edilendir. Ama antibiyotiği geç verdiği için virütik de olsa hastalık ilerlerse, ebeveyn on dakika da ömür biçer bu doktorla ilişkisine. Ama sorun virütik? Olsun.
b) Antibiyotik vermeyi sevmeyen ama daha garanti olsun diye veren doktor. Bu da iyidir. Ama bir (a) değildir. (‘Daha garanti’den kasıt, virütik hastalığın düşürdüğü direnci fırsat bilip ayaklanan bakterilere karşı arkayı sağlama almak)
c) Direkt antibiyotiği dayayan doktor. Bir verir, iki verir. 3’te verecek biri yoktur karşısında. Bu kötü doktordur ebeveynin gözünde.
2) ÜNLÜLER
Sörvayvırdaki ünlülerden bahsetmiyorum. Bildiğimiz ünlü, artiz, şarkıcı filan gidiyor mudur bu doktora? Gidiyorsa çok iyi. Ama aynı zamanda kötü. Neden? Çünkü 7 taksite bölünebilen ücretlerden bahsediyoruzdur bu durumda.
ANNE- Çocuğun sağlığı mı yoksa para mı Mert???
BABA- Tabi ki çocuğun sağlığı…ama hani ne biliyim.
ANNE- Mert, gözlerin doldu, ağlıyor musun?
BABA- Çok acıdı hayatım.
ANNE- Mert ne kadar verdin??
BABA- (….) TL
ANNE- OHA Mert!!! Bu bir yıllık ücret mi?
BABA- Cık, on dakikalık muayene ücreti.
ANNE- Ağlama aşkım, gel düşünmeyelim artık, bak çocuğumuz tekrar iyileşecek, ühü… Ancelina Coli’de ağlıyor mudur Mert? O da bu doktora getiriyormuş çocuğunu…
3) 7/24 HİZMET AŞKI
Gecenin 2’si. Çocuk dağılmış. Doktor aranmış. Telefonu açmamış… Olmaaaaz. Olamaz. Doktorcum, sen ebeveyn ne zaman ararsa müsait olacaksın. Yemeyeceksin içmeyeceksin telefona bakacaksın. Yoksa not alırlar bir kenara. Anında başka doktora. Hatırlıyorum, bizim oğlan bebeyken ilk ateşi çıktığında, o sırada yaşadığımız memlekette yılın en popüler spor karşılaşması oynanıyordu (Çocuğumuz gıcık olduğu için gitti o günü buldu). Kliniği aradık, aha nöbetçi doktor bu hanfendi dediler, ismini numarasını verdiler. Arıyoz arıyoz açmıyo. Geri kliniği aradık. Hemen arasın, çocuk gidiyo diye ağlıyoz telefonda. Geri dönen yok. Ateş 38 filan ama bizim ilk ateşimiz olduğu için sanki 42. İlaç verdik, anında kustu. Eşim ve ben karakter değiştirdik. Kliniği bi daha aradım. Oldukça yüksek bir tondan, yabancı filmlerde duymaya alışık olduğumuz sözler sarfettim (Hey lanet olsun dostum, bu lanet olası doktor nerede, lanet olası ateşi düşüremiyoruz, lanet olası doktor hemen şimdi bizi arayacak, sizin lanet olası maçınız bizi ilgilendirmiyor, gibi). Akabinde doktor aradı. Sakin bir sesle sıkıntı olmadığını ateş düşürücüye devam etmemizi söyledi. Ben de gayet efendi bir tavırla utanarak teşekkür ettim. Hani yaptığınızdan utanırsınız ama utandığınızı itiraf etmezsiniz ya… Yelkenleri suya indirdim demek az kalır, denizin iki fersah dibine gömdüm. Olsun, ama çocuğumuzun hayatını kurtarmıştık (!!!)… İşte bu yüzden sorar ebeveynler, ‘Peki sizin doktor haftasonu da telefonla arayınca geri dönüyor mu hemen?’
4) ÇALIŞMA TARZI
Bu da ikiye ayrılır.
a) Rahat doktor. Çok stres yapmaz. Normal, çocuk bu, hastalanıyor işte, çok abartmayın, der. Şimdilik bekleyelim (Gözlemlemeyi sever). Okula gitsin yaauv, noolecek bee. Tarz bu. Memleket? Türkiye. Tutar mı? Zor… Bizim mevcuttaki doktorun muayene süresi 48 saniye. Girdik, aaa de, öksür, kulaklara bakalım, şu var bu var, şunu al bunu al, okula gitsin/gitmesin, hadi yallah.
EBEVEYN- Doktor çok öksürüyor?
DOKTOR-E hasta?
EBEVEYN- Ama ateşi var?
DOKTOR-Ateş düşürücü ver.
EBEVEYN- Ama nefes alamıyor?
DOKTOR-Deniz suyu sık
EBEVEYN- Okula gitmesin di mi?
DOKTOR-Gitsin
EBEVEYN- Ama hasta? Bir gün dinlense?
DOKTOR-Sen bilirsin yavrum…
(O çocuk bir haftadan önce okula mokula gidemez)
b) Müdahaleci doktor. Her arazın sonunda olabilecek en kötü senaryoya oynar. Ne olur ne olmaz. Erkekler doğal olarak (a) tarzındaki doktorla aynı frekansta titreşirler. Kadınlar ise (b)’yi tercih ederler. Dolayısıyla rahat doktorun tersine, bu tarz annelerden prim alır, babalar ise şüpheyle yaklaşır. Ama bu doktordan ikna olarak çıkmış bir anne, yokuş aşağı giden frenleri patlamış kamyon gibidir. Önünde kimse duramaz. Olağanüstü hal ilan edilir, bütün dünyadan çocuğun sağlığına yönelik bir hayat tarzı benimsemesi istenir. Yasaklar gündemin birinci maddesi olur.
ANNE- Mert sana çocuğun etrafında nefes alma dedim di mi? Git içeride nefes al!!! Mikroplarını saçma burada!
BABA- İyi be, sen niye onun etrafında nefes alıyorsun? Doğduğunda seni hipoda mı bekletmişler??
ANNE- Ben anneyim!
BABA- ???
5) ŞEKER VERİYOR MU?
E doktor çocuğun doktoru. Bırakın da bir kriter de çocuk için olsun.
Son olarak, en son şunu farkettim. Bir (sayıyla 1) doktor az. Her zaman yedekte bir tane daha olmalı. Birincisi (asıl doktor, orta hakem) antibiyotik verdi ama bu annenin babanın aklına yatmadı mı? Hemmmen ikinci doktora gidilir (yan çizgi hakemi). O da verirse antibiyotiğ, tamamdır. Ama ilk doktorun istediği antibiyotik tercih edilir. Haklıymış adam yaaahuuu. Hakkını da veririz ilk doktorun, ne kadar da adaletliyiz. İkinci doktor antibiyotiğe gerek yok, mu dedi? Beni en çok (pis pis) güldüren senaryo bu noktada başlıyor. Şimdiiiii, ikinci doktor ya rahat davranıyorsa? Diğeri ne gördü ki antibiyotik dedi? Belki ikinci doktor bunu göremedi? Hay allah. Ama antibiyotik vermekte istemiyoruz. Hmmmm. Ne yapsak? Ayşe’yi arayıp soralım, onun çocuk ateşlendiğinde onun doktor ne demiş (Dördüncü hakem)? Ya ona da mı gitsek (İkinci yan çizgi hakemi)? Olmadı internetten bir daha bakalım, bir forum var oradakiler ne yapmış (Hakem federasyonu). Ya antibiyotiği vermezsek, ve çocuk daha kötü olursa? İlk doktora ne diicez? Ama antibiyotik verirsek ve düzelmezse ikinci doktora hiç gidemeyiz, adam antibiyotik vermeyin dediydi zaten. Of yaaa. Al sana üç bilinmeyenli ikinci dereceden denklem. Ben sana çözümü söyliyim. O antibiyotiği verecen. Ama ilk doktoru da fişleyecen. Bundan sonraki ilk hatasında, bay bay.
Allah kimseyi muhtaç etmesin, ama biz ebeveynlerle uğraşmak da zor zanaat.
NOT: Yanlış anlaşılmasın, dalga geçmiyorum, çok daha ciddi hastalıklarla boğuşan kahraman anne babalar ve onların kahraman doktorları da var hayatta. Önlerinde eğilip saygıyla selamlıyor, tez sağlık diliyorum.
Biz cok cok sansliyiz… Oglum ozellikle 3 yasina kadar her ay atesli hastalik gecirdi.. Ve ben bir Istanbullu olarak hep iyi doktorlarin orada bulunduguna inandim..Bandirma`da mukemmel doktormu olurdu.(Bandirmadaki tum tanidigim tanimafigim doktorlardan onyargim icin ozur dilerim burada ).Ozel hastanesinede devletinede goturdum ayri ayri doktorlar her ay muayene etti baslarda…hepside armudun sapi uzumun copu dedim batti gozume ..Taaaa ki devletin bahsettigi bana gore tek guzrl sey olan aile hekimimi taniyanakadar… Oyle bir aile hekiminr denk geldikkisukrediyorum her zaman,,,Degme cocuk doktorarindan bana bin kat daha kiymetli…7/24 ulasma sansim ,yaklasimi,dogru teshisi,ilaclara konusundaki dogru tercihleri…ustelik 7 takside bolunen bi fiyatida yok neler neler haketsede… Yazinizla yeniden sukrettim… Boran Doktorum iyi ki hayatimizda.Ve iyi ki ben Omer`i onun uzmanligiyla buyuttum,buyutuyorum..
valla ben doğuma giren çocuk doktoruna götürmeye devam ediyorum oğlanı. hiç araştırmadım ne kendisini ne de başka bir doktoru. 3-4 aylıkken nezle oldu, mail attım “böyle böyle oluyo ama bence soğuk algınlığı ne diyosunuz?” diye. dr da evet soğuk algınlığı ama isterseniz bi getirin dedi..götürdük, “ilaca gerek yok serum fizyolojik yapın odayı havalandırın ve nemlendirin yeter. ateş 38i geçerse fitil yaparsınız. çocuk bu olur böyle” dedi ve o an hayatımızın doktorunu bulduğumuzu anladık! 🙂