Döndük dolaştık yine geldik en sevdiğimiz konuya: Kaka.
Babanın kakayla bitmeyen imtihanı. Gerçi bu sefer imtihandan çok, olası bir çözümden bahsedeceğim.
Bilen bilir, 3 tip çocuk kakası vardır:
Biir) Kör Kaka. Görürsün ama kokmaz. Bebeklerin yaptığı bu gruba girer. Siyah, sevimli.
İkiii) Köy Kakası. Artık olgunlaşmış, kokusu filan oturmuş, organik, doğal kaka. Kokar ama öldürmez.
Üüüç) Nükleer Kaka. Kokudan önünü göremezsin. Beş duyunun tamamı iç organlara doğru kaçar. Burnun düşer, üstüne basar, hissetmezsin.
Çocuk tuvalet terbiyesi almamışsa, beze yapar, bez kapanır, torbaya konur, torba bağlanır, rafa kaldırılır.
Kör kakanın raf ömrü sınırsızdır. Arada koltuğun altına kaçmış bi poşet bulursun, a-aa bakarsın, çocuk gelmiş 8 yaşına, bu ne la? Öyle sessiz, efendidir. Bekler.
Köy kakasının raf ömrü azami bir gündür. Bekledikçe etkisini kaybetse de tam olarak yitirmez. İnceden inceden kokutur. Diğer çöp poşetlerinin arasında kapının önüne konulursa okey ama köy kakası olduğundan emin olun, yoksa apartman 56’ya gidebilir.
Nükleer kaka evcilleştirilemez. Başka bir deyişle evde tutulamaz. İmalattan çıkıp paketlendikten hemen sonra, aromalı ürünün, son kullanıcı olan sokaktaki çöp kutusuna intikal ettirilmesi ehemmiyetle elzem bir eylemdir. Kaybedecek zaman yoktur.
Lakin nükleer kakanın kokusu senden hızlı koşar. Burnunu kapasan, evrim süresince yanlışlıkla kulağında unutulmuş üç beş koku sensörünü bulup oradan sızar bedenine.
Peki eğer evdeyse bu bombayı imha etmek kimin görevidir?
Babanın.
‘Aşkım şu kakayı da atsana hemen, berbat kokuyor’
Tanıdık mı?
Kahraman baba, o poşeti eline alır ve koşar adım çıkar evden. Elinde böyle doğal bir felaket varken asansöre binen babanın yaklaşık 15 saniyesi vardır. O süre içinde zemin kata vardı, vardı. Varamazsa zaten onun için artık zemin memin çok farketmez. Başka alemlerdedir o artık.
Yapmanız gereken, merdivenleri kullanmaktır. En kötü baktınız gözleriniz buğulanıyor, dizleriniz titremeye başladı, atın kaçın. Bulan düşünsün.
Tüm bu stres ve sorunlara ciddi bir çözüm bulunduğuna dair bir umut var artık.
İngiltere’nin Suffix Üniversitesi’nde geliştirilen bir metot sayesinde, artık koku partiküllerinin beta-gama-ohha ışınlarıyla taranarak ışıksız ortamda holografik haritalarının çıkarılması mümkün. Bilim dünyasında olay yaratan bu yeni yöntem ilk defa kakalı bez torbası taşıma konusunda kullanıldı. Sonuçlarını sizinle aşağıda paylaştığım bu deneme, babaların nükleer kakayı taşırken boğulma sorunun önüne geçecek bir çözümün mümkün olduğunu gösterir nitelikte. Resimlerde fosforlu yeşil görünen kısımlar, lazeri yansıtan koku partikülleri. Deneylerde Uranyum hızlandırılarak elde edilmiş yapay kaka kullanılmış. Gerçek kakayla testlerin 2015’te yapılması planlanıyor.
Bildiğimiz bohça metodunda taşıyıcı iki yönden olanca kokuya maruz kalıyor. Ne kadar hızlı veya yavaş yürüdüğünüz çok farketmiyor.
Şemsiye taşıyıcı ve kaka arasındaki mesafeyi artırırken, kokuya maruz kalmayı geciktirse de gerçek anlamda önleyemiyor.
Nefis bir izolasyon sağlayan şemşiye kokuyu taşıyıcıdan yüzde yüze yakın bir oranda uzak tutmayı başarıyor. Eğer apartmanın içinde sizi şemşiyeyle gezerken görüp, deli muamelesi yapan varsa, torbayı yüzlerine doğru sallayın.
çok güzel eline sağlık
Tesekkur ederim 🙂
valla süper. uğraş yap desem yapmayacak insanlar tanıyorum. güzel olmuş. “bez yokedici” adlı ürünün varlığından haberdarsınız di mi?
Hemide en basindan beri. Lakin odada esantiyon olarak duruyo. Taşınırken eşyalar gelene kadar uzuun bir süre depodaydı, gözden ırak gönülden ırak. Kullanmaya kullanmaya unuttuk. Üzüldüm şimdi 😦
Freecycle zamanı gelmiş o zaman.. :))
Gülmekten ağladım ağladım 🙂 Hayır en kötüsü şu an işteyim millet delirdi galiba diye bakıyor 🙂 Çok yaşayın Emi…
Amin, cümleten 🙂