Tam şu anda size bu yazıyı 2,5 yaşındaki oğluna küsmüş bir baba olarak yazıyorum. Sabah saatlerinden itibaren kendisiyle konuşmayı zorunlu haller dışında kesmiş bulunmaktayım. Karım bir iki saniye empatiden sonra oluruna bıraktı, oğlanın farkında olup olmadığından emin değilim. Bu durum size tanıdık geliyor mu?
Küsen Babalar’a hoşgeldiniz.
Nedir küsen baba? Oğluna orantısız ilgi gösteren annenin, ve babasına etkili dışlama uygulayan çocuğun arasında sıkışmış, gerektiğinde göreve koşulan, gerekmediğinde bir köşede unutulan, orta yaş civarında seyreden, kelli felli, yer yer parçalı göbekli erkek insan. Bu zavallı toplum kurbanı, bu ruhu karınca gibi ezilmiş kişi, sevgi ve şefkat eksikliğinden minik depresif halde seyreder (hayır yanlış yazmadım, manik değil, minik depresif. Yani öyle çok depresif değil, ama var bi sıkıntı, minik bişeyler…).
Küsmeden kasıt nedir, nasıl oluşur? Daha çok yaptığı fedakarlıklar karşılığında bir fincan sevgi bekleyen babanın yüzüne atılan bir bardak soğuk suyla karşılaşması olarak tanımlanabilir bu süreç. Örnek vermek gerekirse, çocuk anneyi yalap şulup öpmekteyken, baba “Bi tane de babayı öp bakiym” der, ama çocuk kocaman bir HAYIRla rededer bu teklifi. Ya da baba çocuğunu eğlendirmek için (ki asli görevidir) yastıktan filan bir ev yapar. Çocuk ev bittiğinde babayla oynar ama arada yapması yasak olan birşey ister (mesela bıçak yalamak, evi yakmak, rus ruleti oynamak gibi) ve baba kahramanca karşı çıkarak görevini yapar. Çocuk ise babayı oyuncak evden kovar, ve yerine çok sevdiği annesini çağırır. Baba kendini çaresizce açıklamaya, yaptığının aslında doğru olduğunu anlatmaya çalışsa da nafiledir. O evin kapısı kapanır yüzüne. Baba başı önüne eğik, ayağında delik çarıklarla diz boyu kar olan soğuk sokaklarda yürümeye başlar hıçkırarak. Yürürken etraftan geçen anne ve çocukları çürümüş domates, parça tesirli el bombası, ve kakalı bezler atarlar babaya, hain kahkahalar eşliğinde…
Peki neden küser baba? Çünkü baba orta yaşlarda bile olsa içinde hiç büyümeyen bir çocukla yaşamak zorunda olan naif ve zarif bir çiçektir. Bu çocuk şefkat ister. Nasıldı o reklam?
“Tüm kadınlar çiçektir, ve çiçekler su ister.”
Hemen uyarlayalım…
“Tüm babalar çocuktur, ve çocuklar şefkat ister.”
Çok doğal olarak, bu şefkati bulamayan babalar yukarıda bahsettiğimiz gibi, minik depresif bir akıntıya kapılırlar ve sevgisizliğin zindanlarında cüce cellatların kırbaç darbelerine mahkum olurlar. Oysa bir çay kaşığı anlayış bile onların gönlünü almaya yetecektir. Fakat nafiledir. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi, bir de alay edilir babayla. “Ya eşşşek kadar adamsın, utanmıyor musun küçücük çocuğa küsmeye, hahaha, HAHAHAHA!!!” diye…Ama baba da sonuçta minik bir çocuk değil midir?? O, küserek, şımarık bir nesil yetiştirmemek ve çocuğunun empatik gelişimini desteklemek amacıyla kahramanca feda ediyordur kendini. Babanın duygu sömürüsü yaptığı iddia edilse de aslında kıldan ince duyguları pervasızca sömürülen bizzat baba değil midir, sorarım sizlere!
Peki ne yapmak gerekir küsen babaya? Herşeyden önce ondan defalarca özür dilenmeli. Akabinde babaya ne kadar değerli olduğunu hissettirecek şeyler söylenmeli ve onu güldürmek için espiriler yapılmalı. Çocuk bir daha böyle birşey yapmayacağına yemin etmeli, eğer kendi edemiyorsa, annesi tarafından ettirilmeli. Gayet kolay yani.
Özet olarak, “Eğer bir baba küsüyorsa çocuğuna, bir yerlerde güneş batıyor demektir”
Olmadı bu…
Küstüm 😦
Merhaba,
Küsmeyin, tadını çıkarın demek istedim, ben 🙂
Ya tersi olsaydı diye düşünüp, teselli edin kendinizi..
Üç yaşındaki yeğenim, babasının kucağına sabitlenmiş halde yaşıyor adeta 🙂
Bir de annesi var, ona da azıcık yapışsa ya! derken ( içimden, evet ), kardeşime de;
– Yahu, ne ara dünyaya getirdin minik kuşumu, hiç de çaktırmadın yani? diye soruyorum çıldırmış hallerini gördükçe :))
Gülümseten satırlarınızı sevdim, kolay gelsin 🙂
sizinkisine
daha kocaman güldüm diyelim
Yazınızı okumak çok keyifliydi bir an bizim babamızı gördüm satırlarınızda.Demekki tüm babalarda durum ayrı örselenmiş ötelenmiş 🙂 Eşime de okutacağım mutlaka
Harika bir yazı :)) Çoğu baba seninle aynı durumda olmalı, bundan eminim 🙂 Sevgiler.
güldüm, gülümseden okuyamadım yazınızı. ama işler daha farklı bizde kızım o an kimi istiyorsa onunla oyun oynuyor, onun kucağından inmiyor bu bazen ben oluyorum bazen babası . Bizde herşey eşit yani ama şu anlattıklarınızı bende babasının dizinden ayrılmayan kızım bana ‘GİT ANNE’ deyince yaşıyorum. gerçekden küsmek istiyorum ama yapamıyorum tabiki 🙂 sevgiler
Küsün hic cekinmeden, bir süre kafanizi dinlemenize yardimci oluyor 🙂
Siz yine iyisiniz. Bizde yasanan birtakim problemlerin de etkisiyle oglumun babasina bir anda, cok alakasiz bir zamanda ” evden gitsin, gelmesin bir daha” diye haykirmasi babamizin ogluma gunlerce kus kalmasina sebep olmustu. Sebep-durum her ne olursa olsun, derecesi farkli olsa da, anneler ve erkek cocuklari arasinda bambaska bir bag vardir, Freud amca bunu guzel aciklar. İste bu bagi kabul edersek daha az uzuluruz gibime geliyor :
4. Yaştan sonra erkek çocuklarda pusula babaya dönüyormuş. Heyecanla bekliyoruz :))
ayy yaşadıklarınızın tersini yaşadım ben anne olarak.oğlum babasına çok düşkün,babasının kucağından almak istediğim zamanlarda (adam bi tuvalete girsin bari yazıktır diye),sanki alıp kafasını duvarlara vurakmışım gibi ağlardı.bi de beni düşünün,anayım ben!!:))şu anda 26 aylık ve ne olduysa oldu,artık durum”baba mı?hmm…tamam o da fena değil,daha çok şımarmama izin veriyo da anne sanki daha iyiymiş beeea”haline döndü.sanırım bizim babamızın da sizin yaşadıklarınızı yaşaması an meselesi.ya da “yihhuuuu kurtuldum” diyip sevinçten delirebilir,izleyip görücez:)
Bunlar bizi feci kullaniyorlar bence 🙂 islerine nasil gelirse 🙂
tersi bizim evde yaşanmakta. oğlum babasını “onbeş” beni “sıpır” seviyor. sayı ile (0).
adam bir karış sakallı olduğu günler şapur şupur öpülür, ben yalvararak bir öpücük koparırım. ben öpersem de siler..
::(((
kızım da babacııı, oğlum da. kendime bi çocuk doğuramadım.
Çok kolay gelsin, ben artık kendi halimden şikayet ederken iki kere düşünücem 🙂 olsun ama, karma diye birşey var, mutlaka hatalarından döneceklerdir 🙂
yok be Serkan, aynı adama ben de aşık olduğumdan itiraz edemiyorum 🙂
haklı veletler..
Bir blogger olarak blog yazan bir baba çok şaşırttı beni:) Nasıl ben önceden keşfetmemişim. yazılarınız çok keyifli. gerçi daha yeni başladım okumaya bu okuduğum ikinci postunuz. 🙂 Bazen küsen annelerde oluyor. sevgiyle kalın.
Seven insan küser de kıskanır da.. Ama abartmamak lazım tabii 🙂
Bende 2 yaşında bir erkek çocuk babasıyım. Oğlum bu yazdıklarınızın tam tersini yapıyor. Kucağımdan hiç inmiyor, uyutma, onunla oynama görevleri bende. Hatta çoğu zaman yemeklerini yemediğinde “baba yedirsin” diye tutturuyor. Altını değiştirirken bile “baba yapsın!” diyor! Bunları bana büyük bir iyilik yapıyormuş gibi yapıyor bir de! Ben öpücük istediğimde hemen yanağını uzatıyor annesi onu öpmek için kırk takla atıyor 🙂 Herşeyin fazlası zarar diye boşuna söylemiyorlar :))