Bu hafta, çok sevgili arkadaşım Uygar Doğan’ın -kendisi Nivyork’tan bildiriyor- yuvaya giriş olimpiyatlarıyla ilgili yazısını paylaşıyorum sizinlen. Hikayede geçen bütün kişiler gerçek ve olaylar yaşanmıştır. Şimdi Uygar’a bağlanalım, evet, seni dinliyoruz?… Uygar?
…
“New York’ta Bir Yuva Kabusu”
Bu yazının amacı, İstanbul’daki yuva ve anaokulu çocuk alım sürecine çok zor diyen insanlara “beterin beteri var, şükredin oturun” mesajı vermektir.
Geçen gün çok sevdiğim iki Türk arkadaşımı görmeye gittim. Birkaç haftadır hiç ses çıkmıyordu; gitmeden önce belki çok meşguller, belki misafirleri var diye düşünmüştüm.
Kimliklerini deşifre etmemek için biz onlara Bay Hıdır ve Bayan Bıdır diyelim. Bir de şirinlik muskası 2 yaşındaki kızlarını Kıtır olarak ekleyebiliriz. New York’ta yaşayan çekirdek bir Türk ailesi. Hıdır da Bıdır da tam zamanlı çalışıyorlar, gündüzleri evde Kitir’a bakan bir bakıcı geliyor.
Kıtır artık iki yaşına geldiği için bizimkiler yavaştan Yuva’lara bir bakmaya karar vermişler (“Preschool”). Malum, 3 yaştan itibaren çocuklar New York’ta Yuva’ya gidebiliyorlar. Bir de artı parantez iyi bir yuva iyi bir Ana Okulu, ve sonra ilk+orta okul ve lise olarak size geri dönebiliyor.
Hıdır ve Bıdır beraber ettiğimiz kahvaltı sonrası bir volkan gibi patladılar zavallılar. Meğer ortadan kaybolmalarinin sebebi aşağıda anlatacağım sürece girmiş olmalarıymış. Onlar bu arada hala bu sürecin içindeler. Süreci onların başlarından geçen anekdotlarla anlatalım:
1. Adım: Çocuğun 2 yaşına basması. Burada sorun yok. Daha bir senesi var demeyin, panik olun.
2. Adım: Dikkatlice en az 6-8 okulu seçiniz. Çünkü basvurdugunuz okulların kabul etme oranı %5’e kadar düşebiliyor. Evet, yuvadan bahsediyoruz. Yelpazeyi geniş açınız.
3. Adım: Okulların büyük bir çoğunluğu başvuruları telefon aracılığıyla alıyor. Yalnız sadece ve sadece “Labor Day” sonrasındaki Salı günü sabah 9 öğlen 12 arası arayabiliyorsunuz. E ne oluyor? Binlerce aile aramaya başlıyor. Düşürdünüz düşürdünüz. Düşüremediniz, şansınıza küsün.
Bizimkilerin yöntem: Hıdır, Bıdır, Bıdır’ın kızkardeşi ve onun eşi bir takım oluşturmuşlar. Sabah 9 itibariyle 4 kişi saldırıya başlamışlar. 12’den sonra telefonlara baktıklarında bazı okulları 300-500 defa aramış olduklarını söyledi Bıdır. Sonuçta bu azimle (yuh dediğinizi duyar gibiyim) iyi bir sayıda okula adreslerini verebilmisler. Öyle telefonda başvuru yapılamıyor canım. Telefonda adres veriyorsun, hemen kapatıyorlar, adrese başvuru formu yolluyorlar. Bazıları onu da yapmıyor, telefonu düşürenlerin adlarını bir piyango listesine ekliyor. Belki kazanırsın piyangoyu. Nadiren bazı okullar online başvuruya başlamış, ama onların da abuk subuk kuralları var.
4. Adım: Başvuru formu doldurumu. Efenim, bu formlar öyle ‘çocuk adı soyadı, yaşı, adresi’ değil. Başvurular basbayağı komposizyon yazımı. Bir de çocuğun bir fotoğrafı, artı bir aile portresi isteniyor genelde.
Bizimkilerin dediğine göre bu kompozisyonları yazmaları için saati 250 dolara danışman tutan aileler varmış. Bizimkiler azimle kendileri yazmış tabii ki. Bir de referans da iyi oluyormuş. New York’un zenginleri birbirlerini tanıyor elbette. Ama bizimkiler de ne Woody Allen’i tanıdıkları, ne de soyadları Rockefeller olduğu için pek bir referans gösterememiş.
Şimdi bazı kompozisyon sorularına bakalım (aradan seçme). Tekrar edelim: Cocuk 2 yasinda.
– Çocuğunuzun gelişiminde sizden başka hangi yetişkinler rol alıyor?
– Çocuğunuz hangi alanlarda kendine çok güveniyor? Hangi konularda az güveniyor?
– Eğer anne baba ayrı evlerde yaşıyorsa çocuğunuzun genel ev ve aile hayatını betimleyiniz.
– Çocuğunuzun genel sağlığını betimleyiniz.
– Yuvanın gelecek sene içinde çocuğunuzun büyümesini nasıl etkilemesini isterdiniz?
– Çocuğunuzun gelişiminde soru ya da şüpheniz olan bazı alanlar var mi?
– Çocuğunuzun gelişiminde en memnun olduğunuz noktaları belirtiniz.
– Çocuğunuzun dil ve konuşma yeteneğini betimleyiniz. İngilizce dışında hangi dilleri konuşuyor?
– Ebeveynler ve yuva arasındaki ideal ilişki sizce nasıl olmalıdır? (Ulen ben buraya bir ideal ilişki yazardım ama neyse.)
Kompozisyonları yaz. Fotoğrafları tuttur. 2 hafta içinde geri gönder.
5. Adım: Yüz yüze görüşmeler. Sürecin en sancılı kısmı. Çünkü size verilen saat tartışılabilir değil. Randevulara o saatte gitmelisiniz, ya da listeden cikariliyorsunuz. Ebeveynler çalışıyormuş, seyahat etmeleri gerekiyormuş, vs, hiç önemi yok. Genelde her okul için 3 randevudan oluşuyor:
a) “Open House”: Gidip yuvayı gözlemlemece. Diğer ailerle beraber katıldığınız bir tur.
b) Ebeveyn özel tur ve görüşmesi: Anne baba gidip okulun müdürü ya da programın yöneticisiyle konuşuyorlar.
c) Çocuklu tur ve görüşme: Zurnanın zırt dediği yer.
Yaratılan yapmacık ortamda 1,5-2 yaş çocukların gözlem altında oyun oynama, yemek yeme, ve de yöneticilerle sohbet etme yetilerinin sınandığı bu ortam her ebeveyni çıldırtacak cinsten.
Saat 13:00’te verilen bir randevuya Bıdır “çocuğum o saatte öğlen uykusunda oluyor” diyerek itiraz etmek istemiş. El-cevap: “Her çocuğun zamanı farklı, biz bununla uğraşamayiz, getirin ya da sizi listeden çıkaralım.” Öğle uykusuna yatmayan Kıtır son derece aksi ve siniri bozuk gitmiş. Ve tabii ki oynamamış, konuşmamış, annesinin kucağından ayrılmamış. Dönüşte Bıdır ne zamandır üst üste binen stresini koyuvermis ve 1,5 saat boyunca ağlamış. Eve gelene kadar, ve evde bir süre ağlayıp rahatlamış. Sonra da Hıdır’a “benden bu kadar, bundan böyle çocuklu tura ben götüremem” demiş. Hıdır da mecburen kendisi götürmeye başlamış.
Bu randevularda yaşanan öyle çok hikaye var ki, yazı çok uzar. Ama okul gezerken bir çok Katolik Katedrali ve Yahudi Tapinagi’na da girmişler (çoğu iyi okul bu dinlerin tapınak yerlerinin çerçevesi altında olmasından dolayı okullar da dini binanın bir parçası). Yahudi Tapınağında siyah ve kıvırcık saçlarını açıp kabartan (nasıl olsa soramazlar) Bıdır’a Yılın Cini ödülünü layık görüyorum.
6. Adim: Sonuclarin aciklanmasi ve bir secim yapilmasi. 27 Subat’ta tum okullar kabul, red, ya da “wait list” listelerini acikliyorlar. Ondan sonra 7 Mart’a kadar ebeveynlerin kesin kararlarini okula bildirmeleri gerekiyor. Gelecek Eylul 3 yasinda olacak olan Kıtır artik profesor olmaya hazir.
Dediğim gibi arkadaşlarım hala randevudan randevuya koşuyorlar, inanılmaz hikayeler biriktiriyorlar her randevuda. Bu arada Yuva denen şeyin en ucuzunun yılda 24 bin dolardan başladığını ve çocukların orada hergün sadece 9-12 (3 saat) oyun oynadıklarını da bildirmeden edemiyoruz. Yılda 45-50bin dolara çıkanları var. Yuva yahu. YUVA! Burnunu karıştıran çocuklar evi!
Son ayrıntı: Her sınıfa belirli cinsiyet ve karakter seciliyormus. Misal bir yuvaya 30 çocuk alınacak. 15 kız 15 erkek; kızların 5’i çok konuşan, 5’i çok hareketli, 5’i de utangaç sakin olacak. Eğer bu karakterlerin birçoğu doldurulduysa ve diyelim 2 adet utangaç kız aranıyorsa ve sizin çocuğunuz Kıtır ise biraz zor girer canım. Papazı buldun.
Kıssadan hisse: Çocuk mocuk yapmayın. Oturun oturduğunuz yerde. Ya da yuva açın, köşeyi dönün.
Uygar Doğan
Alternatif
http://www.aksam.com.tr/yazarlar/yabanci-dadilar-devlete-43-milyon-tl-kazandirdi/haber-167961
Burada da olmadık işkenceler yapılıyor. Zavallı oğlum seçmelere giderken daha konuşamıyordu. Ne yani, geç konuşmuşsa ben mi suçluyum? Neyse, görüşme odasına alırlarken bunu belirtmek istedim, dinlenmedim, odaya da giremedim. Sonradan anladığım kadarıyla renkleri ve sayıları sormuşlar. Çocuk konuşamıyor ki neyi söylesin? Allahtan eğitimin önemini anlamış olan oğlum renkleri eliyle göstermiş, canım benim, elinden geleni yapmış. Kabul edildi yuvaya neticede ama ben göndermedim. Böyle geri zekalı seçim yapan adamlara çocuk mu teslim edilir?
Aydan surecten su anda biz de 1st grade icin geciyoruz. Azap dolu aylar!!