BERKE- N’aber abi, nasıl gidiyor?
PELİN- Ooo günaydın hoşgeldin, saçın güzel olmuş, annen mi yaptı?
BERKE- Başka kim yapacak.
ALİ- Benimkini babam yapıyor. Kendisi kel ya, benim saçlarla oynayıp tatmin oluyor zavallım.
BERKE- Ahahaha, bu iyiymiş. Benim annem de hep kız çocuğu olsun da saçlarını öreyim diye yola çıkmış, ben olmuşum. Geçen güya çaktırmadan bir arkadaşına anlatırken duydum.
PELİN- Saç muhabbetini kızlar yapar sanıyordum, maşallah siz daha bi muhabbettesiniz.
ALİ- Niye ki? Sizinki saç da bizim ki ot mu. Bunlar hep yetişkinlerin uydurmaları, inanma.
BERKE- Bu arada size bomba, benimkiler galiba karar vermişler. Seneye gideceğim okul belli oldu.
PELİN- Hangisi?
BERKE- Tohumdan Putlu Çocuk okulu diye anladım.
PELİN- Putlu ne be? Mutlu olmasın o? Tohumdan Mutlu Çocuk?
BERKE- Heee çok mantıklı. Aman ne bileyim işte, yeni yapılan site isimleri gibi, o kadar çok okul açıldı ki, özgün isim bulacaz diye şekilden şekile girdiler.
ALİ- Beni geçen “Oksfort Harvırd Sorbon Özgür Mutlu Bireysel Eleştirel Çocuk Yaşam Yerleşkesi” diye bir okulun değerlendirmesine götürdüler. Pazarlama ıkınmasından telef olacaklar yakında.
PELİN- Nasıl geçti değerlendirme?
ALİ- Hep aynı yaa…Kağıtla boya malzemeleri koydular önüme, “Hadi bakalım Aliiii, şimdi bize mutluluğun resmini yap” dedi abla.
BERKE- Offf hakkaten hep aynı muhabbet. Sen ne çizdin?
ALİ- Bi tane kafa çizdim içini hayvan gibi karaladım taşıra taşıra, bi de dinazor denedim ama ayaklarını çiçek şeklinde yaptım.
BERKE- Hehehehe, yorumladılar mı?
ALİ- Çok yaratıcıymışım. Akabinde iki üç tane tahta parçası verip oynamamı istedi. Hepsini üst üste dizip döner tekme attım, odanın her yerine dağıldılar. Abla daha ne olduğunu anlamadan pantalonumu indirip koşturmaya başladım odanın içinde şarkı söyleye söyleye.
PELİN- Hayvansın valla ahahaha, özel konuşma yapmışlardır annenlerle hemen.
ALİ- Aynen. Annem söylenip durdu, sonra fısır fısır babama rapor verdi telefonda. Akşam benimle hiç konuşmadılar. Endişeli endişeli izleyip durdular. En az dört beş kişiden fikir aldılar telefonda. Yok şu okul nasıl, bu okul nasıl, memnun muymuş, pahalı mıymış, bildiği iyi bir pedögög varmıymış…
PELİN- Çok kasıyorlar bence. Geçen ben de bir okulun değerlendirmesine gittim. Bana gelmiş abla ne soruyor: “Bir adaya düşsen yanına ne alırdın?”… Seni almazdım valla, dicektim ama kıyamadım. Ben de “Annemi, babamı ve öğretmenimi” dedim.
BERKE- Tribünlere oynadım diyorsun…
PELİN- E n’aapim? Bizimkiler haftalardır geceleri kabus görüp uyanıyorlar. Annem bi deri bir kemik kaldı, babam 6 kilo aldı stresten, habire yiyor. İki gün önce yastığının altından kemirilmiş ekler çıktı.
ALİ- Ya yazık bunlara valla, ama ben bu değerlendirme olayını çok zorlama buluyorum.
PELİN- Aynen, biz niye okulu değerlendirmiyoruz?
BERKE- Hakkaten ha, rehber ablaları değerlendirelim? Bi de onlar bize okulun resmini yapsınlar.
ALİ- Bana mutlu çocuğun resmini yapsana, ahahahaha
PELİN- Di mi? Habire atıp tutuyorlar mutlu çocuk mutlu çocuk diye. Mutluluk nedir ki?
BERKE- Ooo derin konulara giriyoruz
PELİN- Ne be? Sen biliyor musun cevabını?
BERKE- Ne bilecem, daha yeni kakamı tuvalete yapmayı öğrendim. Belki de budur mutluluk?
ALİ- Valla ben hala direniyorum tuvalete yapmaya. Geçen nerden gelmişse fikir, babam beni karşısına alıp bildiğin s.çtı. Bi de ballandıra ballandıra bi anlatıyor, görsen bayılırsın… Koklasan da bayılırsın gerçi. Kimyasal baba hahaha.
PELİN- Kesin biri onlara “Sizi yaparken görürse o da yapmaya başlar” demiştir. Hep aynı hikaye.
BERKE- Ay kusucam. Nasıl ya? Bildiğin kakasını mı yaptı?
ALİ- Yok, mavi hamur çıkardı… Patır patır yaptı hem de. Bi de ilk başlarda utandı, eli ayağına karıştı. Karşılıklı mahçup mahçup bakıştık. Annem de kapıdan habire soruyor “N’ooldu?” diye. Bi ara, şimdi utandığı için yapamazsa ne olacak diye düşündüm. Gerçi kesin ona da bir kulp bulurlardı. Sonra coştu zaten.
BERKE- E yap sen de, rahatlasınlar.
ALİ- Yapmicam. Hem sorgulamayı öğretiyorlar, hem de anlam bulmadığım halde tuvalete kaka yaptırıyorlar. Neden tuvalet diye sorunca, “Çünkü sen artık büyüdün…”
PELİN- “…ve büyükler de tuvalete yapar” diyorlar di mi? Standart terane.
ALİ- Terane ne demek?
PELİN- Bilmem, anneannem söylüyo hep.
BERKE- Toparlanın bahçeye çıkıyormuşuz.
PELİN- Kırmızı araba benim şimdiden söylüyorum.
ALİ- Yok ya? Hep sen biniyorsun. Bu sefer ilk ben binicem… Hooop Berkeee!!! Bak biz konuşurken uçtu hayvan önden, koş indirelim.
BERKE- Öretmeniiiim!!!
Her zaman ki gibi harika olmuş..çok güldüm ..
iPhone’umdan gönderildi
Çok sevindim 🙂
O kadar iyi geliyor ki yazılarınızı okumak hem bana hem eşime:) Mutlu çocuk resmi yapsana cümlesinde ofiste kahkahayı patlattım. Herkes garip garip baktı :):) Daha çok yazsanız ne güzel olur.
Bunları duymak çok güzel, teşekkür ederim 🙂 daha çok yazma konusunda haklısınız, çok açıldı aralar, üstünde çalışıyorum 🙂