BABA OLARAK NASIL AJİTASYON YAPILIR? ADIM ADIM KÜÇÜK EMRAH – 1

emrah

BİRİNCİ BÖLÜM

Şimdi bu başlığı görünce diyeceksiniz ki, “Yav allah aşkına babalar hiç ajitasyon yapar mı? Nerede görülmüş öyle şey, ilahi blogbabba”. Haklısınız da. İlahi ben. Lakin dünya hali bin beş yüz türlü. Hani olmaz ya, olursa diye paylaşayım dedim.

Özellikle çocuk olduktan sonra, kesişen kümeden komşu küme (veya uydu) konumuna geçen babanın elinde ışın kılıcı kadar etkili olmasa da, en az onun kadar romantik bir silah vardır: Ajitasyon. Başka deyişle, “Duygu Sömürüsü”. Yani karşısındakinin duygularını pervasızca sömürmek, bundan kazanım elde etmek. Bazı insanlarda bu doğuştan gelen bir yetenektir. Daha doğarken poposuna şaplak vuran ebe veya jinekoloğa küser. Sonra hayat boyu devam eder. Hep zavallı, anlaşılamayan, hakir görülmüş ama gururlu gençtir o. Oysa ki bu müthiş ve değerli yeti ile doğmayanlar da vardır. Onlar öğrenmek durumundadır. Ben hayatımda toplasanız bir, bilemediniz iki kere duygu sömürüsü yapmışımdır, ama insanın arkadaşları olunca sağdan soldan görüyor, gözlemliyor (!).

En başta netleştirmemiz gereken hangi durumlarda küçük emraha bağlanacağı. Çocuğun ilk bir kaç haftasından sonra şartlar olgunlaşmaya başlar ve annenin ilgisi iyiden iyiye çocuğa endekslenir. Artık siz baba olarak bir nesne, hatta öğle güneşinde gölge konumuna indirgenirsiniz. İstekleriniz borsada değer görmeyen kağıtlar gibi olmuştur. Varsa yoksa çocuktur.  “Aşkım, hayatım, tatlım…” gibi ünvanlarınız yakanızdan pır pır sökülür. Anneyle çocuğun ilişkisi çölde vaha gibidir ve siz damsız damsız o vahaya alınmayı beklersiniz kapısında. Vahanın dışındaki büyük kurak alanda, tozlu rüzgarlar içinde, boynunuz bükük beklemeye başlarsınız. İşte bu sizin yeni oyun alanınızdır. Artık yapmanız gereken, uygun an ve durumu kollamaktır.

Mesela anne sizin önünüzden, çocuk istedi diye yemeğinizi alır, ya da anneye yavşarsınız ama çocuk sizi ittirip araya girer. Çocuk uyuduğunda tekrar yavşarsınız anneye çakal misali, ama bu sefer anne ittirir. Hali kalmamıştır. Çok istediğiniz bir maç vardır, ama çocuğun daha çok istediği bir çizgi film açılır.  Hasta olursunuz, bulaşmasın diye eve alınmazsınız. Alınsanız bile maske takarlar ağzınıza, boynunda konik korumayla gezen süs köpeği gibi. Sonra çocuk maskeli babadan tırsar, maske çıkar ama nefes alıp vermeniz yasaklanır. Olmadı burun deliklerinize pamuk, ağzınıza mutfak havlusu tıkarlar idareten. Kulaktan nefes alma yetisi böyle gelişiyor işte. Anne eve gelince çocuk kapıya tırmanır, baba gelince kapı açılır açılmaz bez dolu çöp torbası ve bir alışveriş listesi tutuşturulur elinize. Daha sayıyım mı? Netleşmiştir diye tahmin ediyorum. Bu zaman ve durumlarda ajitasyon elinizdeki tek giriş biletidir vahaya.

Şimdi gelelim “nasıl” kısmına. Hemen hemen hepimiz küçük emrahı biliriz. Gerçi şimdi eşşek kadar adam oldu ama siz anladınız hangi dönemini kastettiğimi. Onu, duygu sömürüsü dünyasının gayri resmi ilahı haline getiren temel faktör, kelimeleri, ses tonunu ve vücut dilini bir arada çok verimli olarak kullanabilmesidir…

(DEVAMI YARIN)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s