Tanıdık gelen var mı?
Bağırmayı kesmesini, çocuğa bağırarak söylemek
Evde patiklerini giymeyen çocuğu paylarken çıplak ayakla duruyor olmak
Akıllı telefonu çocuğa yasaklayıp, saatte 48 kere akıllı telefondan facebookunu kontrol etmek
Topa düzgün vuramayan çocuğa çemkirip, topu yumuşak(!) bir plaseyle fezanın bilinmeyen bir yönüne yollamak
Çocuğuna akşam televizyonu yasaklayıp, akşam maç/dizi seyretmek
Dışarı çıkarken giyinmiyor diye çocuğuna çemkirip, ayna karşısında 4 tişört, 2 pantalonlu kombinasyonlar arasında devinmek
Yemeğini bitirmediği için çocuğu büyüyememekle tehdit edip, tabakta yemek bırakmak
Araba koltuğuna oturmamak için isyankar bir robot dansı yapan çocuğu eleştirip, emniyet kemeri takmamak
Çocukla beraber kırmızı ışıkta karşıdan karşıya geçip, çocuğa yeşil-geç, kırmızı-dur’u öğretmek
Başkalarına kötü şeyler söylememeliyiz diye öğütlerken, trafikte yüksek perdeden küfürsel iletişim teknikleri kullanmak
Çocuğa küçük şeylere sinirlenmemesi, sakin olması gerektiğini anlattıktan sonra, kendi tişörtüne yağ damladığında kaderin yedi ceddini sevgiyle anacak kadar asabiyet yapmak
Öğretmen ne derse onu yapacaksın diye tembihleyip, çocuğun yanında öğretmeni eleştirmek
Çocuk konsantre olmuş kendi kendine oynarken çocuğa yılışıp ilgi görmeyince ‘sen beni istemiyorsun/sevmiyorsun’ diye duygu sömürüsü yapmak… Ama bir işle meşgulken çocuk gelip oynamak istediği zaman çocuğa ‘rahat bırak beni iki dakika’ diye isyan etmek
Çocuk hasta olduğu halde ilaç almayı redettiğinde kıyameti koparıp, hasta olunca ‘ben ilaç almayı sevmiyorum, bana ters’ demek
Çocuğun büyüdüğünde sigara içmesinden korkarken, çocuğun görebildiği ortamda sigara içmek
Nedenini bilmediğimiz halde huysuz bir gün geçirirken anlayış bekleyip, nedenini bilmediğimiz bir sebepten terör estiren çocuğu manyaklıkla suçlamak, kızmak
‘Abi hatırlamıyor musun, biz sabah 9’da çıkardık evden, akşam hava kararana kadar paso oynardık dışarıda’ diye nostaljik geyik yaptıktan sonra, dışarı çıkmak isteyen çocuğa sırf üşendiğimiz için ‘Yeter artık, bugün tam bir saat parkta oynadın ya’ diye posta koymak
Çocuğum çiçekler kelebekler gibi özgür olsun, elleri toprak koksun diye edebiyat yapıp, üstü başı kirlenir diye kumlu parka götürmemek
Her an her istediği oyuncağı almayarak ona tutumlu olmayı ve azla yetinmeyi öğretirken, kendine her hafta iki tişört bir ayakkabı almak…ve daha niceleri…
Çocuk yetiştirmenin en zor yanı nedir deseler.
Olmadığımızı oldurmaya çalışırken, olamadığımız halde olmuş gibi yaptığımız her vakit, içinde olduğumuz çelişkiden bihaber olmak, derdim.
Evet.
Kim söylemişti unuttum ama şöyle bir söz vardı: “Çocuk söz, laf, uyarı ve ihtarla eğitilmez, hayata karşı davranışlarınızla verdiğiniz tepkilerle ona örnek olun” gibi birşeydi. Yani şu yanlış bu doğru diye bıdı bıdı beynine vermeyin çocuğun, yanlış dediğiniz şeyleri siz de yapmayın çocuk direk model olarak sizi örnek alıyor….ya işte anladınız siz.
Bunu niye anlattım bilmiyorum 🙂 sonuçta bunu hepimiz biliyoruz ama uygulama konusu sıkıntılı hakketen…n’apsakta o bizim istediğimiz gibi olmayacak…
Onu terbiye etmeden once kendimizi edebilmemiz lazim. Ama dediginiz gibi, kolay olaydi hepimiz yapardik 🙂 zor hakkaten. Lakin yuzyillardir devam eden bir paradoks 🙂