Nedir Baba?
Çocuğunun gözünde…
Ailenin reisi? Sürünün lideri?
Belki de doğduğundan beri annesinin peşini bırakmayan o yılışık kıllı adam.
Bir kahraman? Büyük ihtimalle. Hem de DEV bir kahraman. Düşünsenize, araba kullanabiliyor, çok ağır şeyleri bir çırpıda kaldırabiliyor, dans edebiliyor, bağırdı mı yakıyor, kodumu oturtuyor.
Bir melek? Sanmam. O paye kayıtsız şartsız anneye ait. Hem de hakkıyla.
Peki başka nedir baba, çocuğunun gözünde?
Sabırsız, sinirli, bağıran bir adam?
Ya da en iyi oyun arkadaşı…Komik insan vesselam…
Hafta da en fazla iki kere gördüğü, o hep evden bavulla çıkıp, günler sonra elinde hediyelerle gelen yabancı?
Ya da anne bakmıyorken çorapları çıkarıp beraber koltuğun arkasına attığı suç ortağı.
Anneye kötü davranan, onu üzen canavar? Ne yazık ki bu da olası…
Ama belki de anneye vermesi için çocuğunun eline minik bir papatya tutuşturan romantik insan…
Her baba farklıdır, ama her babanın asil bir görevi vardır.
Çocuğunun kahramanı olmak.
Bir çocuk dünyaya geldikten sonra ruhu üç aynaya bakar hayatı boyunca.
Biri karşısında.
Kendini görür onda.
Biri sağında, annesi vardır orada.
Diğeri ise solunda. Babasının olduğu ayna.
Yandaki aynalarda ne görürse çocuk, karşısındakinde yansıması vardır.
Kendi görüntüsü bir karmadır aslında.
Melek ve Kahraman arasında…
Yıllar geçer, aynanın arkasındaki sır dökülmeye başlar yer yer.
Sırrın döküldüğü yerdeki gölgeler kendi yüzündeki kırışıklıklardır.
Gözlerin altında başlar, sonra dudakların kenarlarında.
Hayatın yaptığı, ama kaçınamadığımız gereksiz taramalar.
Hayat acımasızdır. Acımak gibi bir derdi yoktur çünkü.
Zaman ise hayatın tetikçisidir.
Bir gün uyandığında önce kendisine bakar çocuk karşısındaki aynada.
Sonra yanına döner, ama solundaki ayna boştur artık.
İşte o zaman orada da kendini görmeye başlar.
Çocuğun içiyle beraber biraz kararır solda ki ayna. Yavaş yavaş unutulmaya başlanan anıların gölgesi düşer üstüne.
Henüz çok gölge düşmemiş köşesinde aynanın, babalar gününden kalma bir kart yapıştırılmıştır.
Ön yüzünde, baba ayının elinden tutup onunla kumsalda yürüyen çocuk ayının arkadan görüntüsü.
Yıllar içinde kamburlaşmış, kıvrılmıştır kartın köşeleri.
İçinde ise bir cümle yazar…
“Sen benim kahramanımsın”
Çocuk büyümüştür artık.
Ne demekse “büyümek”…
Farkına varır ki, hemen yanında biri vardır, başka üç aynanın arasında duran.
Eğilir bakar soldakine, ve gülümser.
Kendi görüntüsü vardır çocuğunun solunda.
Henüz gıcır gıcır olan o sırlı, cilalı camda.
Artık o da bir kahramandır…
İşte böyle döner dünya.
…
“Yıllar önce o gidişinle bizi güldürmedin ama,
Çok güzel gülerdin be baba…”
Çok.
Çok etkileyici ama çok. Elinize sağlık.
Benim babam da benim kahramanimdi.
Yazi için teşekkürler. Etkileyici. İçten gelen, çok duygulu, nebileyim..:”'(
Ağlattın be hocam, çok ağlattın :(((
Çok güzel yazmışsınız. Elinize sağlık, severek paylaştım.
Derin konulara girdik bu sefer 😦
Begenmeniz beni cok mutlu etti
Gözünüze saglik 🙂
beni ağlattın oğlum
Giden babalı yazıları okumam hiç. Başta bilseydim bunu da okumazdim :…(
Reblogged this on 3 bebe 1 arada and commented:
Babamın gidiş yıldönümünde yazmayı çok istemiş, cesaret edememiştim. Burada hazır yazılmışı, ağlanmışı, ağlatmışı var….
3 Yıllık Esaret ve 2 Yaş Sendromu yazısında ne kadar çok güldürdüyseniz bu yazınızda da o kadar çok duygulandırdınız. Çok güzel bir yazı. Elinize ve yüreğinize sağlık…
Teşekkür ederim, gözünüze sağlık 🙂
Derin bir duygu içeren yazı. Muhteşemsiniz.
Estağfurullah 😊 Tesekkur ederim 🙏