İLK YUVA – Bir Korku Filmi…

20131001-010102.jpg

Şu an eşime dünyadaki en büyük sorun savaşlar mı, açlık mı, doğal kaynakların yağmalanması mı diye sorsanız, cevabı “Hiçbiri” olur. Dünyanın, en azından “bizim” dünyamızın, en büyük sorunu şu anda oğlumuzun hangi yuvada oyun grubuna yazdırılacağı. Kızkardeşimin oğlu, kendisi aynı zamanda yeğenim olur, ve bizim manyak aynı yaştalar. Gelin-Görümce son üç hafta içinde tam 6bin 783 ana yuvası gezdiler. Bunlardan 2509’u hijyenik sebeplerden, 1882’si coğrafik konumdan, 332’si astronomik fiyatlardan, ve kalan 2055’i “ya ne bilim, sanki o öğretmen ilgisiz gibi geldi bana” gibi sebeplerden elendi. En sonunda bugün eşimle bir tanesine deneme şeysine gittik.

Bahçesi olan, şirin, müstakil bir ev. Hava yağmurlumsu ve serin olduğu için çocuklar içeride. Nasıl güzel bir dinginlik, sessizlik. Toprak kokusu ağaçlardan dökülüyor; hafif bir rüzgar kibarca değerek geçiyor; cennet bahçesi dedikleri böyle bir şey mi acaba derken, kapı açıldı… Langır lungur içeri girdikten sonra (galoş takmayı unuttum) müdirenin odasına geçtik hep beraber. Ben girer girmez oğlanı göğüs pasıyla müdireye attım, ama tecrübeli olmalı ki, ince bir refleksle kenara çekilip kurtuldu, oğlan duvara yapıştı. Abarttım biraz. Öyle olmadı. Odada bizim gibi deneme için gelmiş bir anne daha vardı. Birbirimizi selamlayıp, karşılıklı “Geçmiş olsun, allah kurtarsın” dedikten sonra biz de oturduk. Müdire oğlanı alıp sınıfa götürmek için odanın kapısını açınca cennetin sahteliği vurdu yüzümüze. Sınıfların olduğu taraftan korkunç sesler yükseliyordu! Bir çocuk acı çekiyormuşcasına uzun çığlıklar atarken (İİİİİİİİİİİİİİİ) aynı anda başka bir çocuk hunhar kahkalar atıyordu (NIHAHAHAHAHA). Sınıflardan birinden tekrarlanan bir kapı çarpma sesi karışıyordu onlarınkine (BAM…BAM…BAM…). Beynimde canlanan sahne şuydu: bir çocuk başka bir çocuğun kafasını kapıya sıkıştırmış, kapıyı kafanın üstüne üstüne çarpıyor (BAM…İİİİİİİİ…NIHAHAHAHAHA…BAAM…İİİİİİİİİ….NIHAHAHAHA). Ben bunu düşünüp irkilirken başka sesler farkettim. Bir kaç çocuk korku filmlerindeki kilise korosu gibi şarkılar söylüyorlardı (NAAHEYOOOHİİİ LAA PROSTE VAAA HİİYUUU) Birden koridordaki kapılardan biri açıldı ve saçı başı dağılmış bir kadın elinde itfaiye sireni gibi ağlayan bir çocukla odadan çıktı. O an herşeyin farkına varıp eşime dönerek bağırdım “Gaye! LANET OLSUN, BU BİR TUZAK!!” O an bütün başlar bana çevirildi! Zamanım yoktu, eşim “Ne diyorsun aşkım, ne tuzağı??” diyerek anlamaya çalışırken, ona cennet görüntüsünün bir aldatmaca olduğunu, cehenneme sürüklendiğimizi, oradan hemen çıkmamız gerektiğini söyleyemeden müdirenin bana doğru yürüdüğünü farkettim ve en yakındaki cama yöneldim. Vücudumdaki tüm kaslar gerilmişti, bir kez daha arkama baktım ve kararımı verdikten sonra ani bir hamleyle camdan dışarı attım kendimi. Yere düşünce omuzuma ani bir sancı saplandı ve tuttuğum nefesimi verirken galiz bir küfür salladım tükürükler saçarak. Nereye düştüğümü anlamak için bir saniye etrafıma bakınca oyun bahçesinde olduğumu anladım. Arkamdan gelen ayak seslerine aldırmadan duvarın önünde eğilmiş toprakla birşeyler yapan amcanın sırtına basarak duvarın üstünden atladım ve koşmaya başladım. Uzaklaştıkça rahatlamam gerekiyordu ama panik manyağı olmuştum, eşim ve oğlum orada kalmıştı. Yardım getirmeliydim! Bir süre apartmanların arasından koşmaya devam ettim. Yola çıkmak için son köşeyi dönerken dengemi kaybettim. Yalpalayarak köşedeki bakkalın kapısından içeri dalıp bir teyzeyi sıyırdıktan sonra cips standının arkasındaki duvara gömdüm kafayı. Her yer birden karardı ve ben hızla bilincimi arkamda bırakırken o korkunç melodi uğurluyordu düşüncelerimi, “Naheeyoohiii ilaa proostmuus…”

Kendime geldiğimde evde yatağımdaydım. Baş ucumda eşim oturuyordu. Onu görünce gülümsedim, “Kurtulmuşsun” dedim ve oğlumuzun sesini duydum içeriden. O da kurtulmuştu. Demek ki yardım getirmeyi başarmıştım bir şekilde… Eşim kaşlarını çatarak “Utanmıyorsun di mi?” diye sorunca şaşırdım. “Sen ortalığı birbirine katıp kaçınca rezil olup çıktık oradan, kafayı mı yedin aşkım, ne oldu sana, yerin dibine soktun beni, ne diyeceğimi şaşırdım, bir şeyi mi var dediklerinde küçükken fare dolu bir kuyuya düşmüş, 6 hafta orada farelerle yaşamış, etkileri bazen böyle ortaya çıkıyor diye yalan söyledim üstelik. Ya sen manyak mısın, ben sana hakkaten inanamıyorum ya, vıdı vıdı vıdı…” Gerisini çok hatırlamıyorum. Uyuma numarası yaparken hakkaten uyuyakalmışım…

NOT: Ben yuva tecrübemi normal olarak yazmak için başlamıştım bu yazıya ama bu aralar eniştemin bana verdiği çizgi romanların (Avengers: Gizli İstila) çok etkisinde kalmış olmalıyım ki, birden koptum gittim. Daha sonra yuva konusunda kendimi affettiricem başka bir yazıyla, söz.

İLK YUVA – Bir Korku Filmi…’ için 3 yanıt

  1. Çocuk bakımı konusunda yazan en kral blog sanırım, etkinlik yok, harika yaş pastasının yapımı yok, çocuğumu süper yetiştiren en mükemmel bıdı bıdıyım havaları yok… bayıldım… Benim sorunum hep bu zaten kızlardan çok erkeklerle muhabbeti seviyorum… pasta tarifi veren hatunların yanındayken kulağım ve yüreğim hep yan tarafta geyik yapan adamların yanında … iyi geldi, buralardayım bi süre görüşürüz yine 😉

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s