DEVLERİN SAVAŞI

(Bu yazıyı bu blogu yazan kişi yazmamış, yürürken yerde bulmuştur. İçindeki her tür gaf, pot, ve diğer tehlikeli yorum bu yazıyı yere atanındır)

Daha önce de bahsettiğim gibi, çocuk geldikten sonra evde roller ve rütbelerde ciddi değişikler oluyor. Bu sırada mutlak güç olan annenin yanısıra çok dikkat edilmesi gereken iki süper güç ortaya çıkıyor: Anneanne ve Babaanne.
Benzetmeleri hiç sevmem ama Amerika / Rusya, Alien / Predator, Prof X / Magneto, Batman / Joker, Barcelona / Real Madrid, Edi / Büdü gibi ikililerle paraleldir bu iki gücün ilişkisi. Benzetmeleri hiç sevmem.

Peki nedir bu ikilinin babanın hayatında ki önemi? Şöyle ki, doğan çocuk iki insanın ortak ürünüdür, doğru mu Samet? (Evet başkanım). Bu durumda hem annenin hem de babanın çocukta doğal olarak hakkı vardır, öyle mi Samet? (Evet başkanım). Her annenin evladı üzerinde ki hak hayat boyu devam eder; helal edilmeyebilir ama devredilemez. Bu durum da haktan doğan hak olarak da tabir edebileceğimiz, bir annenin torunu üzerinde ki hakkı sabittir ve kurcalanamaz. Burada torun sahibi olan iki anne var. Hukukta “Örtüşen Hakların Düzenlenmesi” diye önemli bir husus vardır (Atıyorum. Ne anlarım ben hukuktan). Ne yazık ki çocuk konseptinde bu husus tamamen yoruma açıktır. Bunu söylerken bile korkudan titriyorum 😦 söylemek istediğim…ben…ben…demek istiyorumki… anneanneninmibabaanneninmiçocuktadahaçokhakkıvardır! oh be söyledim. Pek tabi ki ikisininde eşit hakkı vardır diyenler lütfen bu yazının devamını okumayın, hayat size güzel, bozmayın bu güzelliği.

İlk karşılaşma aslında hamilelik süreciyle başlar ama bu daha çok anneye işkencedir, babaya değil. Babanın çok, ama çok dikkatli olması gereken süreç doğumla başlar: Hastanede ilk gece kim kalacaktır. Anneanne mi Babaanne mi? Ay bu da sorun mu, ikiside kalır, olur biter diyorsan, ben iki cümle önce sana bu yazının devamını okuma demiştim, niye okuyorsun kardeşim?! Tabi ki Anneanne kalacaktır. Bunu çok düşünmeye gerek yoktur, çünkü sonuçta eşiniz kendisini annesiyle daha rahat hissedecektir. Peki Babaanne her zaman bunu anlayışla karşılar mı? Karşılamadığı zaman çok dikkatli hareket etmeniz lazım. Karınız bir ara sizi kenara çekip “Hayatım annene söyler misin ısrar etmesin, ben annemin kalmasını istiyorum” der. Önce iyi bir yutkunun, şöyle derin derin oooh. Niye mi? Çünkü size zaman kazandırır ve salakça birşey söylemenizi bir nebze olsun geciktirebilir. Daha da zamana ihtiyacınız varsa, “Aşkım inanılmaz güzel bir anne olduuuun” diyerek ortamı yumuşatın. Hele ki gözlerinizi istediğiniz zaman sulandırabiliyorsanız, süper. Aşağıda karınıza verebileceğiniz cevap seçeneklerini bulabilirsiniz:
1) Aşkım benim annem kalsa daha iyi olur, sonuçta daha iyi bakarız çocuğa biz onla, zaten hayatta ikna edemem annemi. Annenle konuşsan sen? (Strateji: İntihar)
2) Aşkım bu gece benim annem kalsa hakkaten, yarın senin annen kalır? Ne dersin? Hem annen dinlenmiş olur biraz… (Strateji: Büyük Risk)
3) Aşkım biliyorum, şimdilik birşey demiyelim, akşama doğru ben bir pundunaya getirip onu çıkarıcam hastaneden (Strateji: Erteleme)
4) Aşkım tabi ki annen kalıcak, öyle şey mi olurmuş. Ben annemle konuşurum. Bunun pazarlığı yok, önemli olan senin ne istediğin. (Strateji: Cennet / Cehennem)

Bu seçeneklerden dördüncüsü karınıza göre en mantıklısıdır, o yüzden ‘Cennet’. Fakat stratejinin ismine dikkat! Daha Babaanneyle konuşulmamış, aha ‘Cehennem’. En iyi seçeneğin bile kötü bir seçenek olduğu bu durum kendini hastaneden çıkınca tekrarlamaya devam eder. Başka tipik bir örnek bebeğin dietiyle ilgilidir. Anneanne çocuğun 3. ayda katı gıdalara başlamasını savunurken, Babaanne 6 ay diyen doktorun tarafını tutar. Nitekim kendi oğluda 6.ay başlamıştır katı gıdaya. Bu tam terside olabilir veya yine başka bir alanda geçebilir çarpışma: Kızım çok ince giydiriyorsunuz bu çocuğu / Oğlum çocuk ter içinde bunalmış çıkarın hırkasını zavallının, vs.

Burada ana fikir şu: Baba olarak sen, bu iki devin benzer savaşlarında hep arada kalırsın. Evet, karında arada kalır neticede ama onun joker kartı var. Çocuğun annesi o, tersi pistir, kükredi mi Anneanne Babaanne savrulur karşısında. E ne yapıcaksın o zaman? Ben de bilmiyorum valla 🙂 Bu örneklerin hiçbiri benim başıma gelmedi ama çok duydum/gördüm… Tek bildiğim, çözümünü bilmediğin konuda pratik olarak ya kaçacaksın, ya satacaksın.

KAÇ-OĞLUM-KAÇ
(Karına) Aşkım valla ben bu işlerden hiç anlamıyorum, beni hiç karıştırmayın, ben kaçıyorum, halı sahaya geç kalıcam…
(Annene) Annecim valla ben bu işlerden hiç anlamıyorum, beni hiç karıştırmayın, sonra çok üzülüyorum, valla hasta olucam…

SAT-LAN-SAT
(Karına) Aşkım sen çok haklısın, annem ayıp etmiş. Ne biliyorsan onu yap, ben arkandayım
(Annene) Annecim bence sen haklısın, onlar biraz ayıp etmişler, ben bir ara konuşur, tavrımı koyarım, sen hiç merak etme

Gazanız mübarek olsun.

NOT: Karım bu konu hakkında birşey yazıcam dediğimde bana iki kere düşünmemi tavsiye etti. Ben ne demek istediğini anlamadım. “Aşkım ben yazmadım ki, yerde buldum yazıyı” dedim, eliyle bi hareket yaptı, yine anlamadım…